Bölümün ortalama okuma süresi 35 dakikadır. İyi okumalar dileriz.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※
ㅤㅤㅤㅤ
Çevirmen: Bertiel
ㅤㅤㅤㅤ
※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
――Gladyatör Adası Ginunhive’deki hayat Subaru için o kadar da kötü sayılmazdı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru’nun Sparka etkinliği sırasındaki performansı Gladyatör Adası’nda yarışan gladyatörler tarafından iyi karşılanmıştı. Bu yüzden nereye giderse gitsin, o savaş alanında aldığı karşılığın aynısını alacaktı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Birinin savaşmaya zorlanacağı bir ortamda bile, Vollachia İmparatorluğu’nun yolu değişmeden kaldı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Dolayısıyla güçlü olana değer verilmesi ilkesinin aynı şekilde geçerli olduğu ve Subaru’yla birimin diğer üyeleri tarafından gerçekleştirilen Sparka’nın söz konusu ilkeye gayet uygun olduğu görülüyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
???: [Sıska bir veledin teki olsa da cesareti var.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru’nun değerlendirmesi de bu yöndeydi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
İstenirse tek elle boğazlanabilecek bir çocuk olan Subaru’nun aslan Gladyatör Canavarı’na karşı iyi bir mücadele vermesi onları oldukça eğlendirmiş olmalı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru’nun -yaşıyla aynı olan sahte Cecilus’un aksine- yaşına göre sıradan bir çocuk gibi görünmesi belki de bu izlenime yardımcı oluyordu. Öte yandan, sahte Cecilus’un itibarı da kötüydü.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Asıl söylemek istediğim şey: Hayatımı sadece kendi kurallarıma göre yaşayacağımdır, bu yüzden etrafımdaki herkesin benim hakkımda ne düşündüğü gerçekten umurumda değil. Sonuçta, sonuçları gördüğünüz anda hiçbiriniz şikâyet edemeyeceksiniz. Fiziksel sonuçlardan bahsetmiyorum, duygusal sonuçlardan bahsediyorum.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Aşağı yukarı, etrafındaki insanlardan ününü duyduğu zamanki tepkisi buydu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bunun böyle olduğunu zaten bir şekilde hissetse de sahte Cecilus’un ne varoluş şeklini değiştirmeye niyeti vardı ne de etrafındaki insanlarla uyum içerisinde yaşamayı umursuyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
İnançlarına bağlı kalmak için güçlü bir iradeye ve bunu sürdürecek güce sahipti―― her ikisi de sahte Cecilus’un tuhaf egosunu onaylıyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hem Gladyatör Adası’nın hem de İmparatorluğun kurallarına göre bu kabul edilebilirdi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Idra: [Ama bunun için nefret edilecek olmak gerçekten faydalı değil gibi. Adada tek başımıza hayatta kalamayız çünkü bizler Birimden ibaretiz.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Weitz: [Oh, içinde hayatta kalma gücünün yattığını söylüyorsun, öyle mi… O veledin kontrol edilemez davranışlarını düşünürsek o da kendine güveniyor gibi…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [Tch, amma tuhaf, neyse bu bizi ilgilendirmez. Hâlihazırda, bu iki ürkütücü veletle uğraşmak yeterince fazlayken bi’ yenisini daha ekleyemem.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Birim üyelerinin sahte Cecilus hakkında edindikleri izlenim bunlardı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Kulağa sert gelse de böyle düşünmeleri tamamen doğaldı. Öncelikle -çok güçlü ve güvenli bir yerde olmadıkları sürece- tüm gladyatörler her gün hayatta kalabilmek için mücadele ederlerdi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Buranın kaidesi buydu, bu yüzden etraflarındaki insanlarla ilgilenmek için az buz zamanları kalıyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Eh, Hiain’in bize ürkütücü küçük veletlermiş gibi davranmasından rahatsız olsam da sen ne düşünüyorsun, Tanza? Ceci hakkında.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [Benim fikrim önemli değil. Daha da önemlisi, Schwartz-sama…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Evet?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [――Schwartz-sama, gerçekten buradan ayrılma niyetinde misin?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bunu birdenbire sorduğunda, sesi yarı kızgın yarı sitemkâr çıkınca Subaru’nun gözleri irileşti ve arkasını dönüp akılsızca bir “Ha?” sesi çıkarıverdi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru’nun oda arkadaşı Tanza, gladyatörlere verilen ortak odada -ortak hücre denebilecek bir alanda- pürüzsüz kaşlarını çattı ve neredeyse dramatik bir şekilde nefes aldı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [Şu an “ha” demenin sırası değil. Schwartz-sama’nın son birkaç gündür tüm gladyatörlerle iyi vakit geçirdiğini gördüm, bu yüzden size hatırlatmak amacıyla tekrardan soruyorum: Başlangıçtaki planını hatırlıyor musun?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Başlangıçtaki planım mı?..]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [――Hık, adadan ayrılıp Kaos Alevi’ne dönmeyi düşünüyordun.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bir an için Tanza’nın sesi, Subaru’nun neyi imâ ettiğine dair hiçbir fikri yokmuş gibi çıkan sözlerine dönüştü.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Kız gözlerini Subaru’dan ayırdı ve devam etmeden önce “Özür dilerim”, diyerek sözlerine başladı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [Mümkünse Schwartz-sama’nın planını takip etmek niyetindeydim. Ama Schwartz-sama proaktif* olarak rolünü oynamıyorsa o zaman her şey değişir. Yorna-sama’yla buluşmalıyım.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
(Ç.N: Proaktif, olumsuz bir şeyin olmasını beklemek yerine, yapılan erken değişikliklerle durumu kontrol altına almak anlamına gelir. Yani Tanza, olaya el atmazsan ben atarım diyor.)
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [――――]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [Şu anda bile Kaos Alevi’nden sonra ne olduğuna dair hiçbir şey bilmiyorum, Yorna-sama’nın bana olan sevgisinin devam etmesine bakacak olursak onun güvende ve sağlam olduğunu kanıtlıyor…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bunu söylerken Tanza sağ gözüne dokundu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bu hareketin anlamı, Subaru’nun İblis Şehri sakinlerinde tanık olduğu değişimdi―― Yorna’nın Ruh Evliliği Tekniği’nin etkisi altında olanların gözlerinde aynı parıltı vardı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Aslanın kafasını tek bir vuruşta kesmek kesinlikle Tanza’nın doğal olarak yapabileceği bir şey değildi. Bu, Yorna’nın ona olan iyiliğinin verdiği gücün hâlâ devrede olduğu anlamına geliyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Bu Yorna-san’ın iyi olduğu anlamına geliyor, değil mi?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: […Fiziksel olarak iyi olsa da kalbi iyi mi bilemiyorum.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Bu… Ihm, evet. Sonuçta, Yorna-san şehirdeki herkese değer verirdi…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Çok nazik olduğu için İmparatorluğun politikalarına uymadığı gerekçesiyle birçok kez vatan haini muamelesi görmüştü.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru, Yorna’nın koşullarını ve Tanza’yla Yorna’nın ideallerince korunan diğer herkesin duygularını bir şekilde anladığına inanıyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Dolayısıyla da Tanza’nın neden hemen Yorna’nın yanına dönmek istediği anlaşılabilirdi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Ama bunu aceleye getiremezsiniz. Karanlıkta debelenerek istediğini elde edemezsin.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [Ama! Sizin kadar rahat olamam ki ben, Schwartz-sama!]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [S-sakin ol…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [Doğru ya. Son iki gündür kaçmanın bir yolunu bulmak için Ada’da dolaştığını zannediyordum ama meğer, Biriminle ve diğer gladyatörlerle sohbet ediyormuşsun…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Parmaklarını saymak için kullanan Tanza, Subaru’nun önceki birkaç gündeki davranışlarını eleştiriverdi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Gerçekten de iki gün boyunca Subaru’nun tek yaptığı insanlarla konuşmak olmuştu. Kaçmak için bir yol aramıyor ya da dış dünyaya bağlanan tek asma köprüyü nasıl çalıştıracağını bulmuyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bazen Weitz ve Birimindeki diğer insanlarla vakit geçirirdi ama önceliği Gladyatör Adası’nın kurallarını ve Ada’da daha uzun süredir bulunanlardan diğer ilginç bilgileri öğrenmeye verirdi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza’nın gözünde bunlar fazlasıyla yavaş hareketlerdi ve belki de Subaru ölene kadar Ada’yı kendi evi yapmaya hazırlanıyormuş gibi görünüyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Durum buysa…
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Kesinlikle yanlışın var. Tanza’nın Yorna-san’ı görmek istediği kadar benim de görmek istediğim biri var. Buradan kesinlikle çıkmalıyım.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: […Söyle o zaman, bunlar seninle beraber olan insanlar mıydı?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Abel harici doğru ve başkaları da var… Surlarla çevrili büyük bir şehirde. Ve İmparatorluğun bitişiğindeki ülkede. Çok meşguldüm, biliyorsun.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [――――]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru hem orada hem de başka bir yerde görüşmek istediği başka kişiler olduğunu söylediğinde Tanza suspus oldu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Belki de Yorna’ya duyduğu tekil aşkın, Subaru’nun birden fazla kişiye duyduğu aşktan daha büyük olduğunu düşünüyordu ama bunu yüksek sesle ifade etmedi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Sadece bu bile onun ne kadar ciddi olduğunu anlamak için kâfiydi. Ona bu kadar çok şey öğreten kişi Yorna olsaydı insan onun eğitimine olan bağlılığına ancak hayranlık duyabilirdi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Gene de kafamı senden daha iyi kullanabiliyorum, muhtemelen.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [――? Bu da ne demek?..]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Ve Tanza, Subaru’nun sözleri üzerine başını eğdiğinde âniden bir şey oldu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
???: [――Basu! Asma köprü yükseliyor! Yeni insanlar çıkageldi!]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
O gürültülü bir çığlık atarken sahte Cecilus koridordan koşarak geldi ve önlerinde beliriverdi. Tanza’nın omuzları Cecilus’un sesinin şiddeti ve yüksekliği karşısında sıçradı ama Subaru’nun tepkisi tam tersi oldu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
“İşte buradalar!” diye haykırarak yerinden fırladı ve devam etti,
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Duyduğumdan çok daha hızlı geldi, yoksa normalde olması gereken bu muydu?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Yo, sana söylediğim gibi grubunuzun son Sparka’sı bir istisnaydı. Basu’nun Birimindeki üç üye hariç hepsi kaçışlarında başarısız oldu ve gölün dibini boyladılar… Böylece Basu ve ekibi insan gücü eksikliğini aceleyle telafi etti.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Oh, anlıyorum.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Sahte Cecilus’un omzunu silkerek söylediği gibi bir önceki Sparka sıkıntılar içinde gerçekleşmişti.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Weitz ve diğerleriyle birlikte Gladyatör Adası’na girmesi gereken gladyatör adayları, adaya varmadan önce topluca kaçmaya çalışmışlardı. Ancak bu girişim başarısızlıkla sonuçlanmış ve arabaları devrilmişti. Asma köprüden göle kaçanların hepsi daha sonra suda yaşayan Cadı Canavarları’na yem oldu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Sonuç olarak, yeterli sayıda üye olmadığı için Weitz ve diğerleri için Sparka düzenlenmemişti ve bir Birim oluşturmak için gerekli sayıya ulaşana dek kadar ertelenecekti ancak――…
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Yani o zamanlar, Tanza ve ben geldiğimizde, Weitz ve diğerleri gerçekten yüzleri düşmüş olmalı, ha.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Yeni katılanlar Sparka’dan geçmeleri gerektiği anlamına geliyordu ve sadece bu değil, Subaru ve Tanza katılanlar arasındaydı―― ve Tanza baygındı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Esasen, kötü gözlü bir çocuğun da katılımıyla, dört kişilik bir Sparka’ydı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Üçü de hayatlarının en şanssız günü olduğunu düşünmüş olmalı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Ancak aslında hayatlarının en şanslı günüydü.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Ohh, yüzünde çok hoş ve kendinden emin bi’ ifade var. Peki Basu, şimdi n’apmak istiyorsun?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Asma köprüyü kontrol edeceğim. Dışarıdan gelen bazı insanlarla da konuşmak istiyorum.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Bu biraz zor olabilir. Sanırım bu Sparka geçen seferkine kıyasla oldukça erken başlayacak, bu yüzden de onlarla tanışma şansınız olmayabilir.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Anlıyorum… Sıkıntılı ama durum buysa aklımda birkaç fikir var.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru’nun elini çenesine koyarak verdiği bu cevap karşısında sahte Cecilus kaşlarını kaldırdı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru’nun cevabına duyduğu ilgi ya da belki de olumlu izlenim, tepkisinden kolayca anlaşılabilirdi. Kişiliği sır saklamakta zorlanacak türdendi ama yine de gardını indirmemesi gereken biriydi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bu dünyada bir insanı ne kadar sevdiğine bakmaksızın öldürebilecek çok az insan vardı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Adadaki sahte Cecilus’un söylentilere konu olan kişiliği, Subaru’nun ona saatli bir bombaymış gibi davranması için yeterliydi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Elbette ki çok fazla endişe sadece fitili kısaltırdı, bu yüzden doğru dengeyi bulmak iyi bir fikirdi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Her neyse…
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Sonunda, işler biraz ilerliyor gibi. Tanza, sen ne diyorsun?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [Eh, nasıl yani? Sen ve Segmunt-sama bir şeyler mi çeviriyorsunuz?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [O tür bi’ şey değil! Basu’nun düşünceleri hakkında bana hiçbir şey söylenmedi bi’ kere, söylense bile bu büyük bir şey değildi. Bana sadece asma köprü kaldırılmak üzereyken kendisine haber vermemi istemişti. Sonrasında planlanan her şey Basu’nun kafasının içinde, biliyorsun di’ mi!]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: […Schwartz-sama?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
En ufak bir ipucuna dahi sahip olmadığını gösteren, Cecilus’tan elde edilecek hiçbir bilgi olmadığını gören Tanza’nın bakışları; sanki onu kendisinden bir şeyler saklamakla suçlamak istercesine Subaru’ya dönüverdi. Oysaki Subaru’nun ondan bir şey saklamaya hiç niyeti dahi yoktu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Yine de oldukça temkinli hareket etmek niyetindeydi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Şu anlık, asma köprüyü kontrol ederken konuşalım. Bunu kaçırırsak hepimiz aptal oluruz.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bir şey söylemek ister gibi bakan Tanza ve durumla eğlenen sahte Cecilus’u da yanına alan Subaru, ortak salondan çıktı ve asma köprüyü görebildiği yere; Ada’nın üst katına doğru ilerledi. Adanın tepesinde, gladyatörlere faaliyetlerinde büyük bir özgürlük tanınıyordu ve günlük olarak iğrenç davranışlarda bulunanlar dışında, ne zaman yatacakları veya ölüm maçlarına çıkacakları dışında hiçbir şekilde kısıtlanmıyorlardı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Ne zaman banyo yapılacağı ya da ne zaman yemek yenileceği konusunda uyulması gereken bazı kurallar vardı ama bu, bir kölenin ya da hapishanedeki bir mahkûmun yaşamı olarak hayal ettiğinden çok farklıydı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Gladyatör Adası’nın merkezinde, Ada dışından gelen seyirciler için büyük etkinliklerin düzenlendiği bir sahne hâline gelen bir gladyatör arenası vardı. Dışarıdan gelenlerin göreceği şey gladyatör arenası ve çevresi olduğu için de oldukça gösterişli ve göze çarpan bir tarzda dekore edilmiştir.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Öte yandan, gladyatörlerin serbest yaşam alanlarının geri kalanı gayet basitti; bu nedenle, yaşamak için gerekli olan asgari tesisler dışında, Ada sanki “grimsi” bir his veriyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Ama aynı zamanda şifa odası ve bir kütüphane de var, di’ mi?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [Vali Gustav Ada Şefi olduğundan beri kitap almaya başladıkları söyleniyor. Şaşırtıcı bir şekilde, buranın herkesin dinlenme zamanını birlikte geçirdiği bir yer hâline geldiğini duymuştum.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Hı hı, amma kitap vardı. Gerçi onları da okuyabilseydim güzel olurdu.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru, Tanza’nın tarifine başıyla onay verirken parmağıyla şakağını kaşıdı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru’nun sözde okuduğu bu dünyanın harfleri, küçültüldükten hemen sonra beyninden atılmış gibiydi; bu yüzden onları sadece pürdikkat okuyarak anlayabiliyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bazı kısımları hayal meyal hatırlıyordu, yani yeterince uğraşırsa onları deşifre etmesi imkânsız değildi ama tek bir sayfayı okumak için zihnini hazine avındaymış gibi kullanması gerekiyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Nee-sama bunu duysaydı canımı okurdu…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru’ya harfler üzerinde çalışmasına en çok yardım eden kişi nee-sama―― namıdiğer Ram’dı. Bu yüzden, Subaru’nun şu anki durumundan haberdar olsaydı kesin çok kızardı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bunu bir kenara bıraksak bile, Rem’i bi’ başına bırakmıştı. Ram bunu öğrendiğinde canını okuyacağından emindi. Subaru da zaten onun kendisine kızmasını istiyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [Schwartz-sama?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [――Bu adadan çıkabilmemiz için önümüze engel olarak çıkacak iki şey var. Bunlardan biri adayı nehrin diğer tarafına bağlayan asma köprü.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: […Evet, farkındayım.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Sahne, gölün ortasındaki adada inşa edilen gladyatör arenasını çalıştırmak içindi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Yarısı Ada tarafındayken diğer yarısı da nehir kıyısı tarafından geldiği için asma köprü her iki taraftan da askıya alınmadıkça geçilemezdi. Problemliydi, zira genellikle üstünden geçilemeyecek şekilde yükseltiliyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Bu yüzden genellikle indirilir. Sadece ihtiyaç duyulduğu taktirde kaldırılır.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Bana kaç kez söylesen de bu bana hâlâ hiç mi hiç mantıklı gelmiyor. Bu yüzden gerçeği kendim görmek istiyorum.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus’un ses tonu sanki dinlemek istemeyen biriyle konuşuyormuş gibi olsa da Subaru’nun aklında asma köprünün görüntüsü hiç şüphesiz ortadan ikiye bölünmüş bir köprünün görüntüsüydü ve her iki taraf da köprünün geri çekilmesine neden oluyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Doğal olarak bu görüntüye göre asma köprü “yükseltilmiş” değil de “indirilmiş” demek daha doğru olacaktır.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [O hâlde Schwartz-sama, ikinci engel…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru’nun zihnindeki kavramsal görüntüyü silip süpüren Tanza, konuşmanın gidişatına devam etmek amacıyla sordu. Bu sözler üzerine Subaru bir “Hı hı” sesi çıkardı ve kısa bir nefes aldı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Fazla söze gerek yok, lanet kuralı tabii ki. Gustav’ın tüm gladyatörlerin üzerinde olduğunu söylediği kural.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [――――]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Nazik kaşlarının uçları aşağı inerken Tanza karmaşık bir yüz ifadesi takındı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Doğal olarak kendisine söylenmeden de neye getirdiğini anlayabilirdi―― lanet kuralını kast ediyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Gladyatör Adası’ndaki tüm gladyatörlere bir lanet işareti bahşedilmişti ve lanet kuralını çiğneyenler üzerinde aktif hâle getirilerek hayatları ellerinden alınıyordu. Gustav’ın Vali olarak, Gladyatör Adası’nın mutlak hâkimi olarak hüküm sürmeye devam etmesinin ana nedeni de buydu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Kimse Gustav’a karşı dahi gelemezdi, ona karşı gelmek kişinin hayatına mâl olurdu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Kişi ona karşı gelmese bile, lanet işareti kaldırılmadığı sürece, lanet kuralını ihlal ettiği için hayatına ne zaman son verileceğini bilmiyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Nasıl kaldırılacağını ve lanet kuralının ayrıntılarını Gustav’ın kendisi dışında kimsecikler bilmiyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Bana neden korktuğumu soracak olursanız lanetin ayrıntılı kurallarını bilmediğim için korktuğumu söyleyebilirim. Zamanımı normal bir şekilde geçirirken yanlışlıkla kuralları ihlal edebilir ve farkına varmadan nalları dikebilirim.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Bildiğim kadarıyla Gustav ilk Vali olduğunda da böyle bir tedirginlik vardı ancak son zamanlarda bu tedirginlik büyük ölçüde ortadan kalkmış gibi görünüyor. Bununla birlikte, Gustav gladyatör sayısını saçma sapan sebeplerle azaltmak istemiyor gibi, bu yüzden asla yapılmaması gereken şeyleri beyan etmesi rahatlatıcı.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Beyan etmek… Yani “Muhafızlara karşı gelmeyin”, “Ölüm maçları dışında gladyatörler arasında dövüşmek yasaktır” ve “Bu adadan izinsiz kaçmayın” gibi şeyler.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Hı hı.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [――Düşündüğüm gibi sorun sonuncu maddede.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Gustav, adada yaşama kurallarını korumak için lanet kuralını koymuştu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bununla birlikte, kuralın Subaru ve Tanza’nın hedefleriyle doğrudan çeliştiği netti.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Pek de doğru olmayan yöntemler dışında, lanet kuralını çiğnemenin ve gladyatörlüğü bırakmanın başka yolları da vardır, di’ mi?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Ohh, kesinlikle var. Bu özel durum ancak ve ancak yılda bir kez düzenledikleri büyük ölçekli gösteride olabilir. İmparator Ekselansları davet edilir ve onun huzurunda düzenledikleri ölüm maçının ünlü ödülü de budur. Seyircilerden birinin seni saf dışı bırakmak için çok para harcaması gibi başka yollar da var tabii. Dolayısıyla gladyatörlerin de etkileyici görünmesi gerekiyor, yani onları muhteşem bir güzellikle cezbetme zorundayız.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: […Nedendir bilinmez de zihnimdeki görüntü tanıdık gladyatörlerle ilgili.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bu, Roma İmparatorluğu’ndaki sözde gladyatörleri andıran bir şeydi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Ayrıntıları hakkında fazla bir şey bilmiyordu ama kılıçla dövüştürülen bir köle gibi bir nüansı vardı ki bunun Ada’daki gladyatörlerle tam anlamıyla aynı konumda olduğu söylenebilirdi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Eski ünlü gladyatörlerden biri olduğu anlaşılan bir kişinin diğer gladyatörlerle birlikte isyan çıkardığını duymuştu ama――…
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
(Ç.N: Spartaküs efsanesine atıfta bulunuyor. Spartaküs efsanesi bir gladyatörün Ludus’tan (gladyatör okulundan) kaçarak, gladyatörleri organize ederek, romaya karşı isyan etmesini konu alan Roma efsanesidir.)
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Yapmak istediğim şey kaçmak, isyan etmek değil. Bu yüzden bunu daha çok, büyük hapishane kaçışı gibi düşünüyorum.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
İpucu olabilecek şey, hapishaneden kaçanların nasıl kaçtığını bulmak olacaktır.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Ayrıca, Subaru için bu tür film ve mangalardan edindiği bilgiler de fazlasıyla bulanıktı. Bu durumdan faydalanmaları mümkün olmayacak gibiydi, bu yüzden Subaru yine de doğru cevabı bulmak zorundaydı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Durum ne olursa olsun, Ada’dan çıkmak için bu iki şey konusunda; yani asma köprü ve lanet kuralı hakkında bi’ şeyler yapmalıyız. Bu nedenle de gidip asma köprüyü gözlemlememiz kesinlikle şart, anladınız mı?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: […Aynı fikirdeyim. Yine de bu Schwartz-sama’nın asma köprü hareket edene kadar neden bu kadar rahat davrandığını açıklamıyor.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Bu kozu bana karşı kullandığın kesin…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza’nın niyetli bakışlarına karşılık veren Subaru, sıkıntılı bir yüz ifadesiyle başını kaşıdı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Onlar böyle konuşurken üçü de aradıkları manzara noktasına yöneldi. Adanın merkezine yaklaştıkça yükselen dağın yarısında, gölün yarısını gören bir konuma balkon inşa edilmişti.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Buraya balkondan ziyade gözlem güvertesi demek daha doğruydu ama Subaru ve diğer ikisi dışında birkaç kişi daha vardı. Diğer gladyatörler buraya meraklı izleyiciler olarak gelmiş gibiydi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
İzleyicilerin arasında bir figür aniden dönerek Subaru ve diğerlerine el salladı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
???: [Sen Schwartz, değil misin? Burada ne arıyorsun?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Oh, Hiain, sen de buradasın demek. Gelenlere mi bakıyordun?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [Sanki böyle bi’ şey yapabilirim de!.. Bir sonraki kurbanların yolda olduğunu duymuştum, bu yüzden yani.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Gözlerini kaçıran kertenkele adam Hiain, sözlerinin geri kalanına devam edemedi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru’yla aynı Birimin bir üyesi olarak kendinden emin tavrının aksine fazlasıyla çekingendi. Kötü biri olmasa da karakteri açıkça övülecek değere sahip değildi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Az önceki mâzeret bile, “gelenlere bakma” amacının bir kısmını tamamen bertaraf edememişti.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [Hiain-sama, sıradaki kişilere göz atmak ister misiniz?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [Urğh…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [Bana söylemek istemiyorsanız bu, beni özellikle rahatsız etmez.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Çekingen Tanza’nın sorusu karşısında Hiain koca ağzını kıvırdı ve cevap vermekte tereddüt etti. Ancak sessizliğin bir anda dayanılmaz hâle gelmesiyle Hiain titreyen bir sesle “Haklısınız!” dedi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Dirseklerini korkuluklara dayamış, kaşlarını çatarak aşağıdaki göle bakarken konuştu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [Sıradaki adamların yüzlerini görmek istedim. Yanlış mı yapmışım?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Yanlış falan değil de hangi sebeple? Sparka’dan kurtulduğuna göre, bir sonraki gelen grubun Sparka’dan kurtulup kurtulamayacağını kontrol etmek için buraya gelmen nezaketsizlik olurdu.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [Sanki ben o kadar kötü bi’ şey yaparım da!.. Öyle adamlar yok demiyorum tabii.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
“Ben farklıyım” diyerek Hiain Subaru’nun şüphelerini reddetti.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Şimdilik bu cevaba güvenmeye karar vermişti. Subaru ayrıca Hiain’in kötü bir birisi olmadığını, sadece ödlek bir kedinin teki olduğunu da içten içe anlamıştı. Ayrıca, Gladyatör Adası’nın kurallarına en az aşina görünen kişi de oydu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: […Peki, siz neden geldiniz ki?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Sadece gelenlere bakmıyoruz, meraklı izleyiciler de değiliz. Elbette bu sefer getirecekleri insanlarla ilgileniyoruz ama asma köprüyü de görmek istemiştik.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [Köprüyü görmek mi? Nesin sen, veledin teki mi? Bekle, gerçekten veledin tekisin, di’ mi!?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Yo, dediğim doğru; bir de çok yüksek sesle konuşuyorsun.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru’nun dudakları, Hiain’in belki de kendi duygularını örtbas etmek için pervasızca yüksek sesle konuşması nedeniyle kıvrıldı. Daha sonra onun yanında dururken aşağıdaki göle baktılar.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Güneş hâlâ gökyüzünde olmasına rağmen, Gladyatör Adası’nın etrafındaki alan bulutlu bir gökyüzü tarafından hafifçe karartılmıştı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Nedense bölgedeki bulutlar hiç dağılmıyor gibi görünüyordu ve bulutlu gökyüzünün tüm yıl boyunca mevcut olduğunu duymuştu. Gökyüzünün görünüşüne bakılırsa burası insanların ruhlarını karartan bir yerdi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Eh, bu tür ortamlardan hoşlanan hatırı sayılır sayıda insan var, beni soracak olursan ben seviyorum.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [İlginç. Ceci’nin güneşli günlerin büyük bir hayranı olacağını düşünmüştüm… Ama kendine “şimşek” dediğine göre, havanın bulutlu olmasını umursamıyor da olabilirsin.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Anlıyorum, bunu şu ana kadar pek önemsediğim bir şey değildi ama şimdi sen söyleyince…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Şaşırtıcı açıklama karşısında gözleri parlarken elini ağzına kapatan sahte Cecilus’a omuz silkerek, Subaru ve diğerleri parmaklıkların önünde sıraya girerek söz konusu asma köprünün kaldırılmasını beklediler.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Ardından, çok geçmeden――…
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Oh, ohhh――!]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
İlk başta, dişlilerin ve mekanik parçaların hareket ederken çıkardığı tıkırtı sesi bir yerlerden duyuluyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Aklına gladyatör arenasındaki demir parmaklıkların yaylanmak için kullandığı mekanizmanın aynısını kullanması gerektiği geliyordu ama asma köprününki çok daha farklı bir ölçekteydi. Sonuçta, muazzam uzunlukta bir köprü inşa etmemek olmazdı; bu yüzden -göründüğü kadarıyla- bunu ya büyük dişlileri ya da çok sayıda dişliyi döndürerek dengelemek zorunda kalmışlardı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru’nun gözleri önünde asma köprü yavaşça “yükseldi”――.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [――――]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Çok ama çok yavaş bir şekilde ortaya çıkan şey, gölün derinliklerine gömülmüş olan asma köprüydü.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tıpkı sahte Cecilus’un onu bu konuda birçok kez düzelttiği gibiydi, dönen dişlilerin mekanizmasıyla hareket ederek gölden “yükseldi” ve kendini gösterdi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Yükseltilmiş olan asma köprüyü indirmek yerine, suyun altında kalmış olan asma köprüyü “yükseltmişlerdi”.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Kesin bir ifadeyle söylemek gerekirse yukarı çekilen tek bir köprü değil, gölün dibinden çıkan ve tek bir köprü oluşturacak şekilde yapılandırılmış, birbirine bağlı birden fazla köprüydü. Birden fazla bölüme ayrılan köprü aynı seviyeye çıkarıldıktan sonra birbirine bağlanarak tek bir köprü hâline getirilmiş ve bu işlem büyük miktarda su tahliye edilirken tamamlanmıştı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bu mekanizma nehrin karşı kıyısında da işliyordu ve böylece asma köprü karşı kıyıda da yükseliyordu. Bu şekilde yükselen iki asma köprü daha sonra tek bir köprü hâline gelecek ve Gladyatör Adası’nı sınırlı bir süre için izolasyonundan kurtaracaktı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [O köprüyü hareket ettiren şeyse…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Asma köprüyü kontrol eden bir kule var, bu yüzden hemen hemen o kulede işletiliyor. Aslında hiç içine girmedim, bu yüzden işleyişini bilmiyorum.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [――Kontrol kulesinin içinde.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bu ölçekte bir köprüyü gizlice yükseltmek ve alçaltmak muhtemelen zor oluyordur.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bununla birlikte, küçük bir tekne gibi bir şeyle gölü geçmek de Cadı Canavarların sudaki varlığı nedeniyle engelleniyordu. Yani bu düşünceye bakacak olursak, gerçekçi kaçış yolunu bulmak için hâlâ yetersizdi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: […Muhtemelen, bu sonraki insanları taşıyan arabadır.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Düşüncelere dalmış Subaru’nun yanında, Tanza karşı kıyıya doğru bakarken bunu mırıldandı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tek bir arabayı çeken büyük boz renkli Galewind Atı asma köprüden yavaşça geçti. Galewind Atı, zırhla donatılmış bir ordu atı gibi görünüyordu ve bir bakışta oldukça sert görünüyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Arabanın etrafında Galewind Atı’ndan daha küçük şeylere binmiş askerler nöbet tutuyordu. Geçen seferki gibi arabanın devrilmesinden endişe ettiklerinden dolayı öncekinden de fazla tetikte görünüyorlardı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Oh, o Gustav-san. Bizzat geliyor gibi.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Asma köprünün diğer tarafındaki grup arabanın gelmesini bekliyordu. Gustav, siyah üniformalı muhafızların arasında olağanüstü büyüklükteki göğsü kabarmış bir şekilde duruyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bu, arabanın son kez devrilmesine karşı bir önlem miydi? Yoksa Gustav olduğunu düşünürsek ne olursa olsun orada olurdu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Nehrin diğer tarafına bir kilometreden biraz fazla var, belki de iki kilometreden fazla değildir?..]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bunu söylemek zordu çünkü oldukça uzaktaydı ancak asma köprünün mesafesi aşağı yukarı tahmin ettiği gibi görünüyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Köprünün ağırlığını paylaştırmalarını sağlayan mekanizmayla bile bu uzunlukta bir asma köprü hayal edilemezdi. Temel olarak büyü veya özel büyülü araç kullanıldığını varsaysak bile, bu yine de fazlasıyla büyük bir başarıydı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Ve böylece, hedefinin durumunu kontrol ederken asma köprü――…
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [Ah――!?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru ve diğerleri gibi asma köprüye bakmakta olan Hiain, sesi çatlayarak haykırdı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
――Yo asma köprüye değil, karşıya geçmekte olan arabaya doğru bakıyordu. Devasa bir Galewind Atı tarafından çekilen araba asma köprüden geçmeyi bitirmiş, içindeki insanlar dışarı çıkmıştı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bunlar Gustav’a gladyatör olarak, daha doğrusu gladyatör adayı olarak teslim edilecek insanlardı. Bu yüzleri görünce Hiain’in gözleri büyüdü.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [Şu aptallar… Sonunda yakalandınız ha!..]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
İki eliyle de yüzünü kapatan Hiain, perdeli büyük parmaklarının arasındaki boşluklardan aşağıya baktı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru yeni yüzleri görünce sözlerinin ne anlama geldiğini anladı. Getirilen insanların hepsi Hiain’e―― kertenkele adamlara çok benziyordu. Pullarının rengi muhtemelen farklı bir etnik gruptan olduklarını gösterse de genel olarak bu şekilde kategorize edilebilirlerdi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain’in tepkisi de onların kim olduğunu bilmesine karşılıktı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: […Kaçmak için beni yem olarak kullanacak kadar ileri gitmiş olsanız bile.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru gözlerini kendi kendine acıyla mırıldanan Hiain’e dikti.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Sparka sırasında Hiain’i ve onunla birlikte katılan diğerlerini tekrar tekrar tanımaya çalıştığında, Hiain’i Gladyatör Adası’na getiren koşullar kendisine anlatılmıştı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru’ya, pullarının rengini değiştirip ortama uyum sağlama yeteneğiyle bir yem olarak kullanıldığını ve arkadaşlarının köle tacirlerinden kaçması için zaman kazanmak amacıyla kurbanlık bir piyon edasıyla kullanıldığını söylemişti.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain’in cevabından anlaşıldığı üzere, onlar――…
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Seni yem olarak kullanan onlardı, demek ha.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [Gağh…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [Hiain-sama…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru sözlerini söyledikten sonra Hiain’in ifadesi değişti ve bu da Tanza’nın ona endişeyle bakmasına neden oldu. Her ne kadar Tanza muhtemelen ondan hoşlanmıyor olsa da muhtemelen karşılıklı konuşmuş olduğu kişiye karşı sempati duyuyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Ama o oğlanla o kızın kendisine baktığını görünce Hiain “He” diye burnunu çekti.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [E-ettiklerini buldular! Beni kullanarak kendilerini rezil duruma düşürdüler! Bana çektirdikleri onca acıdan sonra… Bu çok gülünç!]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Hmmm.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [N-ne, bir sorunun falan mı var!?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Sahte Cecilus, Hiain’in sözlerine tek gözünü kısarak karşılık verdi. Hiain’se öfkeyle tepki göstererek ağzını eğerek ona doğru hamle yaptı. Hiain pervasızca karşılık verdiğinde sahte Cecilus başını sallayarak, “Yo, yo” dedi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Seni eleştirmiyorum. Sadece şaşırdım ve aynı zamanda etkilendim çünkü bu sadece dayak yemek için var olan vasat bir karakterin vasat açıklamasıydı.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [Ben sadece dayak yemek için var olan bir karakter miyim?..]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Başka ne diyebilirim ki? Bu epeydir düşündüğüm bi’ şey: Neden yan karakter olması gereken tüm bu insanlar, her zaman yan karakter olduğunu gösteren şeyler söylüyorlar ki? Neden şu resimli kitaplardan birini okuyup söylediklerinin kulağa ne kadar aptalca geldiğini anlamıyorlar ki?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Sahte Cecilus, sesi titreyen Hiain’in önünde ellerini yukarı doğru kavuşturdu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Sahte Cecilus kuru bir sesle etrafındakilerin dikkatini kendi üzerine çekti.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Etrafına bak da kendin gör. Geçmişe, günümüze ve her yere ait bulabildiğim her hikâyeyi okumadım ama gözüne çarpanları baştan sona okursan oyuncu kadrosunda pek çok üye olduğunu göreceksin. Ünlü olanlar ünlerine yakışır şeyler söyler ve yaparlar, ünlü olmayanlarsa aptallıklarına yakışır şeyler söyler ve yaparlar. Ve bu, resimli kitaplarının dışındaki gerçeklik için düşündüğünüzden daha fazla geçerlidir.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [Ne sikimden bahsediyorsun lan sen?..]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Zayıf insanlar zayıf görünen şeyler söyler! Güçlü insanlar güçlü görünen şeyler söyler! Ana karakterler en havalı şeyleri söylüyor ve yan karakterler duyulması zor bir sesle fısıldıyor! Ah, hepsi çok tuhaf ve garip, di’ mi?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [――――]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Neden hepiniz kendi iradeniz dışında en küçük olan rolleri oynamaya bu kadar heveslisiniz? Hepimiz kendi hayatlarımızı yaşamak zorunda olan karakterleriz. Elbette ki ana karakter sadece ben olabilirim.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bakışlarını kendisine odaklayan sahte Cecilus, sandaletini altındaki zemine hafifçe vurarak sadece bakışlarını değil işitme duyularını da kendisine odakladı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Ve――…
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Neden bi’ şey söylemeden önce iyice düşünmüyorsun? Bu ifade seni âdeta ölmek üzere olan küçük bir yavru gibi gösteriyor.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [――Hık.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Sahte Cecilus yüzünü ona yaklaştırıp aşağıdan ona bakarken Hiain yutkundu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain’in tepkisine rağmen yüzünde bir gülümsemeyle sahte Cecilus hızla geri çekildi. Ancak Hiain sahte Cecilus’un gözlerinden korkmuş gibiydi ve kendini nefes nefese buldu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Ve böylece Hiain sahte Cecilus’tan kaçmak için arkasını döndü ve――…
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Hiain.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [Ne!? Beni rahat bırak! Sadece Birim olarak birlikte olduğumuzda dahil oluyorum ve…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Peki ya aşağıdaki insanlar? Onların senin yoldaşların olduğunu sanıyordum.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru, ayrılmak üzere olan Hiain’i durdurarak ona bir soru sordu. Subaru’nun sözlerini duyan Hiain bir “Ha!” ile nefes verdi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [Dediğim gibi! Beni yem olarak kullandılar ve sonra da sıçıp batırdılar! O aptallar umurumda bile değil!]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [――Ama o çantayı uçurumdan aşağı düşürdüğünde yiyeceklerini seninle paylaştılar, değil mi?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru’nun sözlerini duyan Hiain’in gözleri bir “Ah” ile genişledi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain’in şaşkınlığı karşısında Subaru “Bundan daha fazlası” diye devam etti,
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Haydutlardan kaçmana yardım ettiler ve ateş yakamadığında bunu senin için yaptılar… Onlar hakkında hatırladığın son şey kötü bir anı olabilir ama…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [――――]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Onlara dair gördüğün son şeyin o insanlar hakkındaki her şeyi oluşturduğunu düşünmek çok yalnız bir durum.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bir insanın gerçek yüzünü olağanüstü durumlarda göstereceğine dair bir söz vardı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Ne kadar da saçma, demek istedi Subaru; bu mantığı bir kenara bırakmasını söylemek için.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bir insan olağanüstü, kontrol edilemez bir duruma düştüğünde orada yaptığı eylemlerin onunla ilgili her şeyi belirleyeceğini varsaymak saçmaydı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
O zaman Hiain, Weitz ve Idra’nın Sparka sırasında yaptıkları gerçek renkleri miydi?
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru onların sadece korkak bir kedi, bir ödlek ve bir sahtekâr olduğunu düşünür müydü… Ve onlar için her şeyin bundan ibaret olduğunu?
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Kaçmadan, onları alt etmeden, aldatmadan Subaru’yla iş birliği yapacakları anlar vardı ve bu yüzden de ölümden kıl payı kurtulmuş olarak burada bir aradaydılar.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bu yüzden de――…
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Onlarla konuşursan farklı bir hikâye öğrenebilirsin.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru bile şu anda sevdiği insanları en başından beri sevememişti.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bu insanların nahoş yanlarını da görmüştü. Yine de Subaru herkesi sevmek istiyordu. Ve Subaru kendisinin bu konuda tek ve eşsiz kişi olmadığına da inanıyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: […Sen ürpertici veledin tekisin. Her zaman her şeyi biliyormuş gibi konuşup duruyorsun.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru’nun sözleri üzerine Hiain kulağa kin dolu gelen bir şeyler mırıldandı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Onun bakış açısından Subaru’ya anlattığını hatırlamadığı bir hikâyenin kendisine anlatılması oldukça mide bulandırıcı olmalıydı. Ama yine de hissettiği ürkütücülükten önce gelen düşünceyi tasvir eden bir yüzle…
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [Sparka’yı asla geçemezler. Yani, imkânsız.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bununla birlikte Hiain bu kez durmadan tünediği yerden uzaklaştı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Ama bunun farkında mıydı? Hiain’in cevabı o ânki duygularından kaynaklanmıyordu, sadece bunları neden yapamayacağına dair bir bahaneydi. Çünkü durum daha da boğucu bir hâl alacaktı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Koşullar değişirse bu mazeretin artık geçerli olmayacağının da farkında mıydı――?
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [Schwartz-sama, Hiain-sama ve tanıdıkları hakkında duyduklarıma üzüldüm ama…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain arkasını dönerken Tanza hafifçe Subaru’nun koluna dokundu. Yuvarlak gözleri sabırsızlıkla parlıyordu ve buna sempati de eşlik ediyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Aşmaları gereken engellerden biri de asma köprüydü. Köprüyü kendi gözleriyle görmüş olması, Ada’dan kaçma kararlılığını güçlendirmiş olmalıydı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Doğal olarak Tanza için bu adadan kurtulmak Hiain’in duygularından çok ama çok daha önemliydi. Elbette Subaru için de aynısı geçerliydi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru’nun da kendisi için önemli olan ve öncelik vermek istediği şeyler vardı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain’i Subaru’nun geçmişte karşılaştıklarıyla karşılaştırmaya gerek yoktu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Henüz――…
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [――Basu, buna dikenli yol denir.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Ceci…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru göğsünün derinliklerindeki kaynama ve yanma hissiyle savaşırken sahte Cecilus ona bunu söylemişti.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru ona bakmak için döndüğünde, sahte Cecilus bir “Hop” sesi çıkardı ve ardından önündeki korkuluğun üzerinde çevik bir şekilde durdu. Bu manzara Subaru’yu biraz tedirgin etse de sahte Cecilus dar korkulukların üzerinde ustalıkla dengesini sağladı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [İçinde bulunduğumuz koşullar altında ne kadar iyi seçimler yaparsak yapalım, her şeyin istediğimiz gibi olması epey nadirdir. Her şeyi elde eden varlıklar için ön gereksinim vardır. Bu, seçilmiş ana karakter olma niteliğidir. Buna sahip değilseniz ve hak etmediğiniz bir şeyi istiyorsanız――…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Ya yapacak olursam?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Seni sadece ölüm bekliyor olur, di’ mi?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Sahte Cecilus bunu söylerken vücudu ağır bir şekilde korkuluğun diğer tarafına doğru eğildi. Bunu gören Tanza’nın gözleri büyüdü ve hızla elini uzatmaya çalıştı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Ancak onun yapabileceğinden daha hızlı bir şekilde, sahte Cecilus dizlerini bükerek düşüşünün ivmesini durdurdu. Sonra çömelerek korkulukların önünde Subaru ile yüz yüze geldi ve…
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Yani hoşuna gitse de gitmese de yapılması gerekenleri düşünürsen işlerin ilerlemesi çok daha kolay olur.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: […N’apılması gerekiyor?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Oh, evet evet. Önünde olanı son derece doğal bir şekilde kabul etmek, kaderi değiştiremeyeceğin sonucuna varmaktır. Engelleri kendi gücüyle aşamayanlar kaçınılmaz olarak önlerindeki yolda duraklayacaklardır. Kendi yolunu açmaktan başka seçeneğin yok… Bu konuda ne düşünürsen düşün, yapılması gereken tam da budur.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Sahte Cecilus bunu çömelmiş hâlde, tek bir kasını bile oynatmadan duruşunu ustalıkla korurken söyledi. Subaru doğrudan bu sözlerin bombardımanına maruz kaldığında, sahte Cecilus hakkındaki söylentiler Subaru’nun zihninde yeniden canlandı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Sahte Cecilus’un katıldığı Sparka’da, tüm müttefikleri yok edilene kadar harekete geçmediği söylenmişti.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Sonra, tek başına kalır kalmaz Gladyatör Canavarı’nı tek başına öldürmüş ve o zamandan beri yanında Birimin üyeleri olmadan ölümüne savaşarak karşılaştığı herkesin canını almıştı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Bu yüzden mi başkalarına yardım etmiyorsun, Ceci?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Herhangi bir engeli kendi başına aşabiliyor olmak gerekir. Başkalarının gücünü ödünç alarak bir şeyler başarırsan bir dahaki sefere aynı şeyin üstesinden gelemezsin. Sonsuza kadar sana ait olmayan bir gücü ödünç alamazsın. İnsanlar eninde sonunda ölecektir. Ben bile ölümsüz değilim ki.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Niyeti anlaşılabilirdi. Mantığını anlamak da imkânsız değildi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Ancak bu sadece sahte Cecilus’un beyan edebileceği bir mantık türüydü çünkü o güçlüydü, sorunları aşabilen biriydi. Fazlasıyla sert ve acımasızdı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Öyle diyorsun Ceci de bazı karşılaşmalar insanı değiştirebilir, biliyorsun. O hâlde, değişen kişi bir sonraki engelin üstesinden de gelebilir. Ayrıca…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Ayrıca?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Sahte Cecilus tek ayağıyla korkulukların üzerinde dururken dirseğini bükülmüş dizine dayadı ve elini çenesine dayadı. Subaru, sırıtmaktan kendini alamayan bu yüze kaşlarını çatarak baktı ve dişlerini gösterdi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tek başına yaşayamayan sıradan bir insandan, tek başına her şeyin üstesinden gelebilen bu süper insana.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Ceci, duygularımdan bağımsız olarak yapılması gereken şekilde davranmamı söylüyorsun ama bunu yapabilmek için de bu duyguyu korumak önemli.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [――――]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Bir şeyler yapmak için kişisel duygularımı bir kenara atamamanın verdiği his, başka birini kurtarma günü sağlar. Bana bunun saf bir veledin bencilliği olduğu söylense bile çünkü aslında öyle.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Gerçekten de Subaru’nun inanmak istediği şey buydu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Kişinin bedeninin büyüklüğü önemli değildi. Bu, Natsuki Subaru’nun ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun düşündüğü bir şeydi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
İnanç, olgun gibi görünen zekânın göz ardı edemeyeceği naif bir mantıktı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Ahaa!]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru’nun açıklamasını duyan sahte Cecilus’un ifadesi değişti.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
İnce bir gülümsemeden büyük, tatmin olmuş bir sırıtışa döndü.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Göz ucuyla bunu gören Subaru ne yapması gerektiğine karar verdi ve oradan uzaklaştı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [Schwartz-sama! Segmunt-sama, ne…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Cecilus: [Oh, amma harikasın, Basu! Bu benim mantığıma da uyuyor. Havalı insanlar havalı şeyler söyler, güçlü insanlar güçlü görünen şeyler söyler. Her iki karakter de konumlarına yakışır şeyler söyleyerek başlıyorlar. İşte kadere isyan eden birinin ruhu da tam olarak budur!]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza: [Segmunt-sama!]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Tanza, korkulukta kıkırdayan sahte Cecilus’a döndü. Ancak Subaru’nun bu iki kişiyle geçirecek zamanı yoktu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Gitmesi gereken iki yer vardı ve ilkine uğrayabilecek olsa da diğeri için küçük bir tartışma, ikna ya da belki biraz asılsız bir suçlama yapması gerekiyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bu daha sonra hazırlanmak zorunda kalacağı bir şeydi ve――…
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [Yaşlı Adam Null!]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hızla Ada’ya geri dönen Subaru, aceleyle şifa odasına gitti. Kapıyı açtığında, içeride gizlice uyuklamakta olan paniklemiş bir figürün arkasını gördü.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
İnce gövdeli, bakımsız uzun sakallı ve pamuklu çubuk izi olan yaşlı adam, şifa odasına kapatılmış şifacı İhtiyar Null’du.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Null başını salladı ve aceleyle odaya giren ziyaretçiye, Subaru’ya göz kırptı. Subaru sorusuna “Pardon, pardon” diye başladı ve sonra da…
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [――İstediğim şey hazır mı?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
△▼△▼△▼△
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
???: [Görünüşe göre bir sonraki Sparka’yı yapıyorlar… İzlemeye gitmek için bir nedenimiz olmalı…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain, ortamı okuyamayıp böyle bir davette bulunan Weitz’dan nefret ediyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Aynı Birimin üyeleri olarak bir araya getirildikleri için sık sık birlikte olmaktan başka seçenekleri yoktu ancak Hiain başından beri Weitz’le hiç anlaşamamıştı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Buna ek olarak insanlara karşı fevri bir şekilde öfkelenen ve gerçekten cesur olan Weitz’le kimyası uyuşmayan―― kendisinin, geri adım atmayan kendisinin, kışkırtıcı sözler sarf eden ilk kişi olacağını da biliyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bunu bilmesine rağmen hiçbir zaman düzeltememişti.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bu nedenle de bu noktaya kadar son derece korkunç deneyimler yaşamıştı. Bir gladyatör olarak Ginunhive’e gönderilmişti, o karmaşa da ağzının yarattığı felâketten kaynaklanmıştı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Birlikte çalıştığı insanların köle tacirlerinden kaçmak için onu kurbanlık bir piyon olarak kullandıkları doğruydu. Ama en başta, köle tacirlerinin dikkatini üzerlerine çeken Hiain’in kendi dil sürçmesiydi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Sadece bir günlüğüne bile düzgün bir iş bulamadığı için hayal kırıklığına uğramış olsa da açıkça tehlikeli bir grup insanla bir bar kavgasına karışmış ve bundan sorumlu tutulmuştu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Günlerce süren kovalamacanın ardından, sonunda doğrudan şiddete başvurma noktasına gelmişti. Ve yoldaşlarının kendilerini kurtarmaları için karar verilmişti.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [Kahretsin, biliyorum…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Korkak bir kedi olmasına rağmen, çabuk sinirlenir ve insanlara öfkelenirdi; başına gelen sorunların nedeni buydu ama yine de yoldaşları onu sonuna kadar terk etmedi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Başkalarına güvenmeye devam etmek istemediğinden ve iyi görünmeye çalıştığından, onlara “Umutsuzluğa kapılırsanız lütfen beni terk edin” demişti. Ancak bunu söylemesine rağmen, aklında onu terk edecek cesarete sahip olmadıkları düşüncesi vardı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
En sonunda onların da kendisi gibi korkak kediler olduğuna, yoldaşlarından birini terk etme cesaretini gösteremeyeceklerine ikna olmuş; onlardan faydalanıyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [İçlerinde en umutsuz olanın da ben olduğumu biliyorum, lanet olsun…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Terk edilmek, yem olarak kullanılmak, kurbanlık bir piyon olarak kullanılmak; bu konuda büyük bir yaygara koparması aptalcaydı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bunun çok aptalca bir şey olduğunu Hiain’in kendisi de anlamıştı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Ama bunu söylemeden devam ederse kendi kalbini koruyamazdı. Kendisi hatalı değildi ama yine de ona acı çektirenler yoldaşlarıydı, buna kesinlikle inanmak istiyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
En azından yoldaşlarına bu şekilde küfrederek, zarar görmekten kurtulan onlara küfrederek kendini haklı çıkarmak istedi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [Buna rağmen, neden siz de yakalandınız ki!]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Yaşadığı onca sıkıntıdan, kendini bu şekilde yakalatmasından ve böylesine umutsuz bir duruma düşmesinden sonra, neden onlar da kendilerini yakalatmışlardı? Onları lanetleme gerekçesi elinden alınan Hiain, bir pislikten başka bir şey değildi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Pisliğin teki olduğu için de arkadaşlarının burada çaresizce ölmesini izlemekten başka seçeneği yoktu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
???: [Bu sefer getirilen insanlarla bir birim kurulmuş gibi. O zamankinden farklı olarak da gelir gelmez içeri atılıyorlar…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Idra kollarını kavuşturmuş, sesi titreyerek seyirciler arasındaki yerinden gladyatör arenasına bakıyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Idra titreyen sesini gizlemeye çalıştı ama nafileydi. Idra güçlü olabilirdi ama özünde korkak kedi Hiain’den pek de farklı değildi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
O zaman bile, Idra güçlü bir görünüme bürünme kararlılığına sahipti. Hiain öyle değildi. Perişan bir hâldeydi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Gustav: [――Bundan sonra Sparka başlıyor!!]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Oturma yerleri gladyatörlerle dolup taşarken Vali Gustav’ın ağır sesi kalabalığın içinde yankılandı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Her ne kadar kendi Sparkaları sırasında fark etmeye vakit bulamamış olsalar da gladyatör arenasının bir köşesinde Gustav’ın seyircileri izleyebildiği bir sahne―― daha doğrusu gösteriler sırasında ileri gelenlerin oturduğu bir yer vardı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Gustav oradan dört kolunu havaya kaldırarak mekâna baktı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
O anda Gustav’ın tam altında, gladyatör arenasının arka tarafına giden bir geçit açıldı ve demir bir çitle kapatılmış iç kısmından bir Gladyatör Canavarı yavaşça ortaya çıktı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bu, Hiain ve diğerlerinin savaştığından farklı bir Cadı Canavarı’ydı; tüm vücudunu saran yumuşak görünümlü kürkü ve her iki kolundan çıkan kuş kanatları olan çok ama çok büyük bir sıçandı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Ancak ikisi arasındaki farklar sadece görünüşlerinden ibaretti ve vahşilikleri ya da tehlikeleri arasında büyük bir fark yoktu, Hiain’in içgüdüsel alarm zillerinin ona ilettiği şey buydu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Başka bir deyişle sadece farklı bir Gladyatör Canavarı olduğu için Sparka’nın zorluğunun azalması gibi bir durum söz konusu olmayacaktı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Weitz: [Görünüşe göre bu seferki katılımcılar bunlar…]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Weitz’in söylediği gibi Gladyatör Canavarı’nın alçak sesle kükremesini duyduğunda, önlerindeki geçidin parmaklıkları açıldı ve oradan Sparka’ya katılan―― beş kertenkele ortaya çıktı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Her birinin terazisi endişe ve gerginlikle titriyordu, hepsinin yüzü Hiain’e tanıdık geliyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Onları uzaktan gördüğü için yanılmış olabileceği yönündeki son umudu da suya düşmüştü.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Birden yüzünü aşağı çeviren Hiain, kaçabileceği hiçbir yer olmadığını fark etti.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Buna ne sebep olmuştu? Korkak kedi Hiain Sparka’dan kurtulmuştu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain’le aynı yere getirilen yoldaşları Sparkadan kurtulamayacak ve hayatlarını kaybedeceklerdi… Bu boktan durum da neydi ki?
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bu acıları çekmek zorunda kalmaları, onun lanetlemesinin bir sonucu muydu ki?
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Öyleyse Hiain’in lanetinin etkisi kayda değer olmalıydı. O zaman kendisi hariç bu adadaki herkesi lanetleyecekti―― hayır, daha doğrusu bu İmparatorluktaki herkesi lanetleyecek, lanetleri bitene kadar onları tekrar ve tekrar lanetleyecekti.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Idra: [Aptal.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [――Ah?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Öncelikle birini lanetleyecek olsaydı kendisini ve yoldaşlarını burada bırakan köle tacirlerinden başlardı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Gerçeklikten böylesine hayali ve yararsız bir şekilde uzaklaşan Hiain, İdra’nın şaşkın mırıldanmalarıyla kendine geldi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Ne olmuştu ki? Idra şaşkınlıktan gözleri fal taşı gibi açılmış bir hâlde gladyatör arenasına baktı. Ve bunu yapan sadece Idra değildi, yanında Weitz de vardı―― hayır, sadece ikisi değildi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
――Mekândaki seyirciler arasında bulunan çok sayıda gladyatör şaşkınlık içinde bakıyordu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Bunun nedeni açıktı ve gladyatör arenasına bakan Hiain’in yüz ifadesi diğerlerininkiyle aynı oldu.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Çünkü beş kertenkele adamın yanında olmaması gereken altıncı bir kişinin figürü vardı.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Hiain: [N-n-n-n’apıyorsun lan sen Schwartz――!?]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Boğazı titreyen Hiain orada olmaması gereken kişinin adını, siyah saçlı çocuğun adını seslendi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Az önce oradan ayrılan çocuk, onunla fazlasıyla küstahça konuşan çocuk, Hiain’in acınası haykırışını duyunca arkasını döndü.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Az önceki hayati tehlike arz eden Sparka karşısında titreyen kertenkele adamlarının ortasında, bir çırpıda seyirciler arasındaki Hiain’in yüzünü işaret etti ve şöyle dedi…
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Ona n’aptığı sorulmuştu ve bu yüzden de cevap verdi――.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Subaru: [――En güçlü takviye.]
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
Böylece ilan ediverdi.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
#Evet, bol konuşmalı bir bölümün sonuna daha geldik. Geçen haftalarda gelmesi gereken bölüm baya gecikti, bunun için özür dileriz. Biraz daha düzenli bir şekilde çevirmeye devam edeceğim. Telafi amacıyla sonraki bölümü daha hızlı bir şekilde atacağım. Ayrıca çevrilmeyen IF’leri veya başka içerikleri çevirdiyseniz bizlere ulaştırabilirsiniz, sitede paylaşabiliriz.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ
#Bölüme gelecek olursak bölümün isminden anlayabileceğimiz gibi Hiain’le alakalı bir bölümdü. Ceci’yi biraz daha iyi anlabildik. Sonda Subaru artık ölümden dönüşünü korkmadan kullanacak gibi duruyor. Bakalım sonraki bölümlerde Subaru kaç kere ölerek Sparka’yı zafere ulaştırabilecek mi? Sonraki bölümde görüşmek üzere!!!

İnanılmaz bir bölümdü elinize sağlık
Çeviri için teşekkürler
Subaru ne düşünüyor ne yapacak diye deli gibi merak ediyorum elinize sağlık
Devam keeee
Ceci kraldir
güzel bölümdü, subaru neden böyle bir salaklık yaptı anlamadım ama geleceğe yöenlik bir planı vardır diye düşünüyorum.
Subaru bir babadır Bizim için
Cecil hayal kırıklığına uğrattı