Kısım VII, Bölüm 65 – “Okulun Yemek Savaşçısı”



Bölümün ortalama okuma süresi 29 dakikadır. İyi okumalar dileriz.


ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※

ㅤㅤㅤㅤ

Çevirmen: Bertiel

ㅤㅤㅤㅤ

※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※ ※
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

???: [Kaos Alevi büyük, çok büyük bir felaket tarafından yok edildi. Sakinlerin tahliyesi Yorna-sama tarafından tamamlanmış olmalı ancak bunun da ilerisine gitmek için…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Nazik kaşlarının uçları aşağı indi, kısık gözleriyle kızın sesi hüzün doluydu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Onu her zaman duygularını pek belli etmeyen bir çocuk olarak düşünmüştü, aslında şu anda bile yüz ifadesine tam olarak üzüntü denemezdi. Ancak bunu, üzüntü olarak değerlendirmeyen herkesin kocaman bir aptal olduğuna inanıyordu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru çok zeki olmasa da aptal olmaya da devam etmek istemiyordu. Bu nedenle o kızın—— Tanza’nın söylediklerini ciddiye alarak acısını paylaşmaya karar verdi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ama——…

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

???: [Hahaaa, İblis Şehri’ni dahi yok edecek bir felaket oldukça büyük bir olay olurdu, di’ mi? Böyle bir adada kilit altında kalmışken dünyada bambaşka çılgın şeyler yaşanıyor. Tanrım, geride kalmak istemiyorsam bunu aklımda tutmam gerekecek, yoksa bu hiç hoş olmazdı!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Ceci, bir saniyeliğine susar mısın?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Ha? Gene yanlış bir şey mi yapıverdim?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Konuşmaya devam ederken Subaru’nun duygularını ve Tanza’nın ağrıyan kalbini tamamen göz ardı eden sahte Cecilus, yüzünde şaşkın bir ifadeyle başını yana eğerken böyle bir bakışla karşılaştı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru, Sparka’dan önce de sonra da ne olursa olsun hiç değişmeyen bu tavır karşısında hayret ve şaşkınlık içindeydi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus’un Subaru’nun son isteğini onlarca kez soğukkanlılıkla dinlemeye çalıştığını düşününce bu durum daha da çıkmaza girdi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: […Ve buna rağmen, Ceci sonunda Tanza’yı uyandırmasaydı her şey boşa gidecekti.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Ah, borçlu hissetmene gerek yok. Canavarı köşeye sıkıştırdığınız anda, bu Basu’nun zaferiydi; son hamle bonus gibi bir şey oldu. Ayrıca, bu kızın uyanıp uyanmayacağı da kumardı!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [Endişelendirdiğim için özür dilerim.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Sahte Cecilus, acıyla bakan Subaru’ya karşı utanmaz bir şekilde alçakgönüllüydü. Bunu duyan Tanza başını hafifçe eğdi ve yanındaki, Tanza’yı kurtaran kişi olan Subaru, ne diyeceğini şaşırmıştı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

——Subaru, Gladyatör Adası’nın tehlikeli karşılama töreni olan Sparka’nın üstesinden gelmeyi başarmıştı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Meydan okumayı defalarca tekrarladıktan sonra, bir şekilde, Subaru ve ekibi aslanın kafasını keserek zafere ulaşmıştı. Yine de Tanza ve sahte Cecilus’un iş birliği olmadan bunun zor olacağını kabul etmek zorundaydı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Sahte Cecilus sonunda Tanza’yı uyandırmasaydı ve Tanza da boynuna saplanmış kılıçla aslanın kafasını koparmasaydı——…

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Kaç kez daha başarısız olurduk kim bilir.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Elbette pes etmek seçeneklerinde dahi yoktu çünkü bu başarıya ulaşana dek durdurulamayacak döngüde bir mücadele olmuştu. Öyle olsa da bunu yapacak iradeye sahip olup olmamaları sonucu büyük ölçüde etkileyecekti.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ve iradelerinden yoksun bir durum ortaya çıksaydı tamamının hayatta kalamayacak olmaları da pek muhtemeldi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bu şekilde sonuçlansaydı sonsuza dek kalbi pişmanlık içinde kavrulacaktı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Weitz, Hiain ve Idra; hep birlikte direnip azmettik.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Birlikte hareket etmek son derece zorlu olsa da içlerinden biri bile buna katılmasaydı hayatta kalamazlardı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Hepsinin hayatta kalması, Subaru için en iyi senaryoydu. Lidere özgü bir şeyler yapabilmiş olması, onun için büyük bir özgüven artışı demekti.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bu sayede de Natsuki Kenichi’nin oğlu olduğunu gururla söyleyebilecek özgüvene sahipti.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [Schwartz-sama?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Oh, pardon, pardon; birazcık düşüncelerimde kayboluverdim. Şey, ım, Kaos Alevi hakkında…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [——. Evet. Yeniden inşaya yardımcı olmak için mümkün olan en kısa sürede geri dönmek istiyorum.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: […Tabii. Ben de geri dönmek ve herkesle yeniden bir araya gelmek istiyorum.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Asıl konuya dönecek olursak yüzü asık olan Tanza çok acınası görünüyordu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ailesi ve memleketi için endişelenmesi gayet doğaldı, Subaru da aynı hisleri taşıyordu. Hatta Kaos Alevi’in onun haberi olmadan yaşadığı kargaşayı duyduktan sonra daha da fazla.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ayrı düştüğü herkesin özellikle de—— Louis’in, zalim Abel tarafından bulunup bulunmadığı konusunda endişeliydi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Yorna onunla birlikteyse Louis’i mutlaka koruyacağını düşünmüştü.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [————]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Hüzünlü Tanza artık İblis Şehri’nde de gördüğü kimono kıyafetine geri dönmüştü.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru, Sparka bittikten sonra bütün gün uyumuştu. Şifa odasında uyandığında, şifacı olduğunu iddia eden dişsiz yaşlı bir adam tarafından tedavi edilmiş, fiziksel sağlığında bir sorun olmadığı ancak zihinsel olarak tükenmiş ve ağır hissedeceğini söylenmişti.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ancak sakin bir şekilde kaybetmeyi göze alamazdı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Peki ya diğer üçü… Weitz ve diğerleri? Herkes çoktan uyandı mı?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [O üçü çoktan uyandılar ve odalarına döndüler. Hepsi aynı odayı paylaşıyor. Schwartz-sama ve ben de aynı odayı paylaşıyoruz…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Evet, evet, o ben oluyorum. Basu’nun ilk uyandığı oda burası olsa da yatak odamız orası olacak. Benimle aynı odayı paylaşabilecek insanların nihâyet gelmesine de sevindim. Buraya geldin demekten ziyade, seni buraya kendim getirdim demek daha doğru!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [Getirdim?..]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Fazla endişelenme. Bu sadece benim ve Tanza’nın göle düşme hikâyesi sonuçta.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Aklına arada gelen, çılgınca yüzdüğü ve boğulmamaya çalıştığı zayıf bir anısı vardı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tek seferde boğulmadan yüzebilmiş miydi yoksa birkaç kez boğulduktan sonra mı yüzebilmişti, bu belirsiz olsa da o kadar da önemli değildi, bu yüzden üzerinde düşünmek boşuna olacaktı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Her halükârda, diğer üçünün de güvende olduğunu duyduktan sonra rahatlamıştı. İlla öğrenecek olsa da Sparka olayının ortasında onların çeşitli durumları hakkında çok şey öğrenmişti.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bir korkak, bir ödlek ve bir de sahtekâr. Çok övgüye değer kişilikler olmasalar da onların da korkak, ödlek ve sahtekâr olmak için nedenleri vardı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Süpermen falan mıyım be?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Amanın şuna bak, yüzün âdeta özgüven taşırıyor. Erkeksiliğin seviyesini artırarak hoş bir hava katıyor. Durumun içine öyle bir kapılmışsın ki bu ya da şu konuda endişelenip duruyorsun; bu, yan karakterlerin veya sıradan insanların davranışı! Basu’nun dimdik durması lazım!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Ceci’nin tiyatrocu kafasıyla aynı çizgide gitmeyi düşünmesem de ben de öyle düşünüyorum.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Her şeyden önce, bazı şeylerin üzerine fazla gitmek iyi sonuçlar vermezdi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Yine de Subaru nedense şimdiye kadar pek çok konuda fazlasıyla pasif kalmıştı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ne olursa olsun, pasif bir tepki vermek sadece rakibin kendine aşırı güvenmesine neden olurdu. Bu ister nefret edilen bir rakip isterse de kaderin kendisi olsun, durum aynıydı. Ve son zamanlarda kader biraz fazla ukalalaşmaya başlamıştı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Bundan sonra hedeflerime ulaşma yolunda hırsla ilerlerken daha aktif bir rol oynayacağım.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Şimdilik Subaru’nun amacı adadan kaçmaktı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Gladyatör Adası’ndan kaçıp Tanza’yla Kaos Şehri’ne dönmekti. Elbette ki nihai amaç İmparatorluk’tan da ayrılmak ve Krallık’taki herkesin yanına dönmekti ancak——…

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Her şeyden önce devasa hedeflerle meşgul olursan kendi kuyunu kazmış olursun. Yazın verilen ödevleri bile teker teker yapmalısın. Sonuçta günlüğü bir günde dolduramazsın.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Görünenin aksine Subaru, yaz ve kış tatillerinde ödevlerini özenle yapan biriydi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bazen tatil günlerinde ödevlerini yapmayıp okula gelen sınıf arkadaşları oluyordu ama onların bu cesaretini ve bunu yaparken ne düşündüklerini hiçbir zaman tam olarak anlayamamıştı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Yine de fikir ve cesaret açısından kaybetmiş gibi hissetmek biraz sinir bozucuydu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Ama ben ev ödevimi yaptım, bu yüzden üstün olan benim…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [O hâlde Schwartz-sama, birkaç dakikanızı alabilir miyim?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Tabii.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza çekingen bir tavırla elini çenesine dayamış, kendine duyduğu özgüvenle sulanan Subaru’ya seslendi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru’nun bakışlarını kendine yönlendirerek eliyle yanındaki sahte Cecilus’u işaret etti. Ve yatağın üzerine oturarak yüzünde kaygısız bir ifadeyle bacaklarını sallamasını izledi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [Oradaki bir müttefiğimiz dediniz ama… Ihm, Cecilus Segmunt-sama…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Hmm, evet, o yalancı kurdun* teki, sürekli aynı şeyi yapıyor.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Ahaha, sürekli aynı şeyi yapıyorum demek! Bir de yalancı kurt derken neyi kastediyo’n? Kurt adam* olduğumu imâ ediyorsan lütfen beni kötülemeyi keser misin? Tabii ki de bazen anlaşılmaz şeyler söylesem de bu beni tehlikeli bir şekilde çekici kılmıyor mu~?]


(Ç.N: Burada birkaç olay var. Birincisi burada “yalancı kurt” orijinal ismiyle “yalancı çoban” hikâyesine atıf yapılıyor. Hatırlamayanlar için hikâyenin kısa özetini buraya bırakıyorum:

Bir zamanlar, küçük bir köyde koyunları otlatmakla görevli bir çoban çocuk varmış. Bu çocuk, canı sıkıldığı için köylüleri eğlendirmek amacıyla sık sık “Kurt! Kurt!” diye bağırırmış. Köylüler, çocuk yardım istiyor sanarak hemen tarlalarından koşarak gelir ve kurtarırlarmış ancak ortada kurt falan olmazmış. Çocuk bu yalanı birkaç kez tekrarlamış ve köylüler her seferinde kandırıldıklarını fark etmişler. Bir gün gerçekten bir kurt sürüsü gelmiş ve çocuk korkuyla köye doğru “Kurt! Kurt!” diye bağırmış. Ancak köylüler, çocuğun yine yalan söylediğini düşünerek yardım etmeye gitmemişler. Kurtlar bütün koyunları yemiş ve çocuk çok pişman olmuş.

İkincisi de Ceci, Subaru’nun ona kurt adam dediğini zannediyor. Çünkü Japoncasında kelime “kurt çocuk” olarak geçiyor. Ayrıca, bizde Türkçeye “yalancı çoban” diye geçmiştir, yabancılardaysa “boy who cried wolf” yani “kurt diye bağıran çocuk” gibi bir anlamı var. Cümleye uysun diye “yalancı çoban” yerine  “yalancı kurt” diye çevirdim.)

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Üzgünüm neden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Soru yağmuruna tutulan Subaru bunu ağzından kaçırıverdi ve göğsünü tuttu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Gözlerini kapattığında, güzel bir genç kızın yüzünü ve bununla birlikte onun için değerli olan herkesin yüzünü hatırlayabiliyordu. Yine de bu hâtıraların bulunduğu çekmeceyi çekip çıkarmanın giderek zorlaştığının farkındaydı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bu durumun daha fazla devam etmesine izin verilemezdi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Ceci’nin küstah yorumları bir yana, seni bu kadar endişelendiren nedir Tanza? İmparatorluğun bir Generali ve baya da ünlü biri, onun gibi davranmaya cüret eden bir çocuğun olması şaşırtıcı mı?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [Olabilir ama… Ihm, Cecilus-sama’yı daha önce bir kez görmüştüm ve ona çok benzediğini düşünüyordum…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Daha önce görmüş müydün? Ceci’yi?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [Cecilus Segmunt-sama’yı gördüm. Bir keresinde Yorna-sama’ya suikast düzenlemek için gönderilmişti.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza sadece gerçek Cecilus’u gördüğünü açıkladı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Geçmişten bir parçayı duyan Subaru daha önce duyduğu hikâyeyi de hatırladı. Hatırladığı kadarıyla Yorna sık sık İmparator’a karşı isyan çıkarıyor ve bu yüzden defalarca isyanı bastırma için kaba güç gönderilmişti.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ancak şimdi Yorna’nın kişiliği hesaba katıldığında, Subaru’nun bakış açısından bu tam tersiydi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Yorna-san’ı öldürmeye çalıştığına göre gerçekten korkunç bir adam olmalı…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [Bu doğru. Cecilus-sama iğrenç bir şeytan… Hayır, önemli olan bu değil; ben sadece şu Cecilus-sama’yla Ceci’nin aralarındaki yaş farkına rağmen bir elmanın iki yarısı gibi olup olmadıklarını merak ediyorum.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Tıpkı birbirlerine benziyorlar ve sadece aralarında yaş farkı mı var?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [Evet. ——Belki de Cecilus-sama’nın bir kardeşidir.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Her iki Cecilus’u da görmüş olan Tanza’nın o Cecilus’la sahte Cecilus’un hakkındakileri duyan Subaru dik dik Cecilus’a baktı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bu olasılığı hiç düşünmemişti. Daha doğrusu, bunu düşünmemiş olması gayet doğaldı. Subaru gerçek Cecilus’u tanımıyordu bile, bu yüzden benzer olup olmadıklarına karar veremezdi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ancak gerçek olanı bilen birine sahip olduğu için şanslıydı. Pes eden yalancı sahte Cecilus, söylediği yalanları boyun eğerek itiraf etti——.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Yo yo, bu hiç doğru değil~. Ben tek çocuğum, yani bana tıpatıp benzeyen bir kardeşim falan yok! Elbette ki babamın yanından ayrıldıktan sonra bana küçük bir kardeş yapmış olması mümkün ancak konuşmanıza bakacak olursak o kişinin abim olması gerekiyordu, di’ mi?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Bu doğru da ne zaman pes edeceğini bilmiyorsun…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Amma da üzücü! Ama bunun bir gerekçesi yok değil! Dayanağım, her ikisinin de yani büyük ya da küçük bir kardeşe sahip olmanın çok tuhaf olacağı yönünde~.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru ve Tanza sabit bir şekilde ona bakarken kollarını kavuşturdu ve arkasına yaslandı. Sahte Cecilus’un kırgın yüzünün temeli ne kadar ikna edici olabilirdi ki?

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Şimdilik, dinlemeye hevesli olan Subaru ve Tanza’nın gözleriyle onu yönlendirmesine karşılık olarak da…

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Sebebi basit. Varlığım.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Neyi ima ediyorsun?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Büyük kardeşim olsaydı babam, doğduğum anda beni öldürtürdü! Aynı şekilde küçük bir kardeşim olsaydı o zaman da babamın onu öldürtmemiş olması baya garip olurdu! Başka bir deyişle, hayatta olduğumu düşünürsek, büyük ya da küçük bir kardeşimin var olmasının mümkünatı dahi yok! Eee haklıyım, di’ mi?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: […Nası’ yani?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bu teori ona hiç de mantıklı gelmiyordu, her ne kadar her şey apaçık ortadaymış gibi bir hararetle söylese de.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Anlattıklarına bakılırsa sahte Cecilus’un babası birden fazla çocuk sahibi olamazdı, bir tür lanet altında olmalıydı. Bu doğru ya da yanlış olsa da babası lanete boyun eğmeyi tercih ediyor gibiydi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru’ysa sahte Cecilus’un yalanları üst üste yığdığını düşünmek istiyordu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ama——…
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Bu konuyu fazlasıyla açık bir şekilde dile getirdiğine göre bunun, doğru olduğunu düşünmeye başlıyorum. Sen ne diyorsun, Tanza?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: […Ben… Schwartz-sama’nın fikrine katılmak istiyorum.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Mhmm, bana güveniyorsun demek.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Çekingen Tanza’ya güvenen Subaru, ince parmağını küçük çenesine götürdü ve düşündü.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Sahte Cecilus, kendisini neden anlayamadıklarını merak ediyormuş gibi başını eğdi; yine de ona aile ortamıyla alakalı soru sorsalar bile cevap alamayacaklar gibi görünüyordu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Burada önemli olan tek şey, sahte Cecilus’a inanıp inanmadıklarıydı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ona inanmazlarsa şimdiye kadar yaptıkları gibi yine aynı şey yapacaklardı, sahte Cecilus’a yalancı kurt muamelesi yapacaklardı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ama sahte Cecilus’un kardeşi olmadığına inanırlarsa da geriye sadece Tanza’nın sahte Cecilus’la bahsettiği gerçek Cecilus’un birbirlerine ne kadar benzediğine dair karar vermesi kalırdı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Onun kararına ve sahte Cecilus’un benliğine inanırsa——…

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Bunu sormaya korkuyorum Ceci ama belki de vücudun bir şekilde küçülmüştür?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bu, hem reddetmek istediği bir ihtimaldi hem de görmezden gelemeyeceği bir ihtimaldi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Buradaki daha önce boğulmuş, yetişkin bir Subaru olsaydı gösteriş yaptıktan sonra bu kadar çok soru sormakta tereddüt edebilirdi. Ancak buradaki Subaru boğulma sonrası küçülmüş Subaru olduğu için uzun süre şüphe duymak ona göre değildi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bazen dikkatsizce sorular sorar ve sorduğu sorularla onları kırdığı takdirde özür dilemek isterdi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bu soru karşısında sahte Cecilus şaşkınlıkla gözlerini hafifçe araladı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Küçüldüğümü mü söylüyorsun? Ahaha, amma da ilginç şeyler söylüyorsun, Basu! İnsan vücudunun küçülmesi gibi ilginç bir şey olsaydı bu süper eğlenceli olmaz mıydı?!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Histerik bir şekilde gülen sahte Cecilus, bu sözleri söylerken iyi bir ruh hâli içinde Subaru’nun omzunu sıvazladı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru kaşlarını çatarken söyledikleri arasında kaybolmuştu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [O zaman cevap hangisi ki?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Aptalı mı oynuyordu yoksa oynamıyor muydu? Aptalı oynuyorsa da bunu bilinçli mi yoksa bilinçsizce mi yapıyordu?

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru’nun kendisi de çocuklaştırmanın etkileri nedeniyle anılarının yavaş yavaş yok olduğunu hissediyordu, dolayısıyla sahte Cecilus’un da bu nedenden dolayı her türlü şeyi unutmuş olması mümkündü.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ancak hâlâ pek çok şeyi hatırlayan Subaru’yla karşılaştırıldığında, sahte Cecilus küçültüldüğünü bile unutmuştu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Böyle bir şey mümkün müydü ki?

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Sahte Cecilus da Subaru gibi çocuklaştırılmışsa onun gibi her şeyi unutacak mıydı?

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Şu yaşlı piçi!.. Olbart-san yüzünden Ceci de mi küçültülmüş!?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Durum böyleyse ortalık fena karışırdı—— Dokuz İlahi General arasında büyük bir olay olurdu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bunun da Olbart’ın işi olduğu gerçeğini düşünmek dahi istemiyordu. Ama yine de Olbart’tan başka birinin böyle saçma sapan bir teknik kullanabileceğini de düşünmek istemiyordu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Doğal olarak da sahte Cecilus’u küçülten kişinin de Olbart olduğunu düşünmeye başladı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Dur bi’ dakika, başka bir deyişle Ceci sahte değil, gerçek olandı. Yani, Olbart-san gerçek Ceci’yi küçültenin ta kendisiydi. Ve sonum aynı onun gibi mi olacak?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [S-Schwartz-sama, iyi misiniz? Kafanız fazlasıyla karışmış gibi görünüyor…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: […Oh, iyiyim. Kafam inanılmaz bi’ şekilde karışık olsa da her şey inanılmaz bir şekilde yerli yerine oturuyor.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ağzından dökülen kelimeleri duymak kulağa fazlasıyla dağınık gelse de Subaru’nun aklında canlanan bütün olasıklıklar sadece iki olasılığa indirgenmişti.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bunlardan biri, sahte Cecilus’un gerçek Cecilus Segmunt’un “Boktan Yaşlı Adam Olbart” teorisi olarak adlandırılan çocuklaştırılmış bir versiyonu olduğuydu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Diğeriyse gerçek Cecilus’a benzemenin avantajını kullanarak, yalancı kurdun doğasına sadık kalmasıydı ve bunu da “Boktan Velet Sahte Cecilus” teorisi olarak adlandırılan yalanı yüceltmesiydi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Boktan velet ve boktan yaşlı adam, strateji oluştururken ikisini de aklımızın bir köşesinde tutsak iyi olur.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Hoho~, kulağa biraz ilginç geliyor. Bana bu konuda daha fazla bilgi vermeni isteseydim?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Hiç şansın yok. Bu konuda seninle konuşmanın mantıklı olacağını hiç mi hiç sanmıyorum, Ceci.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Ahaha! Amma da soğuk davranıyo’n! Bu fazlasıyla benmerkezci bir yaklaşım olsa da bundan hoşlanmıyor değilim, aksine fazlasıyla hoşuma gidiyor.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Sahte Cecilus, geçici de olsa hâlâ sahte Cecilus, zalimliğe karşı öfkelenmek yerine hâlinden memnun olması baya faydalı oldu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Zaten endişelenmesi gereken fazlasıyla sorun varken, endişelenmesine gerek kalmayacak birinin olması çok değerliydi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Şimdilik Tanza, Ceci hakkındaki her şeyi rafa kaldırmalısın. Çünkü gerçek ya da sahte de olsa güvenilmez olduğu gerçeği değişmeyecek.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: […Evet. Yorna-sama’ya zarar vermeye çalışan kişi olduğu için şahsen ona karşı olumlu bir izlenim beslemiyordum.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Açık sözlü ve dürüst olduğun için teşekkür ederim. Şimdi bi’ bakalım…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Böylece bir tür sonuca ulaşan Subaru, vites değiştirdi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Artık uyandıklarına göre şifa odasındaki yataklara yerleşmeleri de bitmişti. Tanza’nın daha önce bahsettiği üçlüye tahsis edilen odaya gideceklerdi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ama ondan önce——…

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Bomboş olan midemi doldurmak istiyorum. Midem bir süredir acınası bir şekilde sızlanıp duruyor.]gru

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Böylece Subaru karnını ovuşturarak hapsedildiği adadan utanmazca bir talepte bulundu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

△▼△▼△▼△

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

——”Aç ayı oynamaz” derler, bilirsin.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bu noktadan sonra Subaru ve Ekibinin karşılaşacağı engellerin hepsi savaş niteliğinde olacaktı. Onlarla savaşabilmek için Subaru’nun grubunun fiziksel ve zihinsel olarak mükemmel durumda olması gerekiyordu; aksi takdirde, iş başa düştüğünde harekete geçemezlerse başları belaya girecekti.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Uyumaya zaman ayırmadan, harekete geçmeyi düşünmemelisin.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Bana öyle geliyor ki küçülmeden önce, şimdikinden daha fazla fiziksel güce sahip olduğum için bu tür düşüncesiz şeyleri sık sık yapıyordum. Buna devam edersem kısasa kısas olacakmış gibi hissediyorum.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Durum böyle olunca da bulabildikleri tüm yemek ve uyku zamanını değerlendirmek istediler.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Yanlışlıkla da olsa Sparka’nın verdiği yorgunluk nedeniyle bütün bir gün uyumuştu, bunu yeterli bir dinlenme süresi olarak kabul edip bunu, fiziksel gücünü toplamak için bir şansmış gibi değerlendirdi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Artık yemek vakti geldiğinden dolayı, sahte Cecilus onları yemeklerini alacakları yere doğru yönlendirdi——.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

???: […Ye Schwartz, bu senin payın.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Gümbürtüyle gözlerinin önüne kocaman bir tabak kondu ve Subaru şaşkınlık içinde tabakta servis edilen kemikli ete baktı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru neler olduğunu anlamak için başını kaldırdığında, adamın dövmelerle kaplı yüzündeki kaşlar “Ne?” der gibi çatıldı. Bu surat ifadesine rağmen, aslında “Ne?” demek isteyen Subaru’ydu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Kendisine hiçbir açıklama yapılmadan böyle bir şey yapıldığında tam olarak ne yapması gerekiyordu?

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

???: [Weitz, ne istersen söyle ama bunun olacağını sanmıyorum. Bak, Schwartz kaskatı kesiliverdi.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

???: [Ha, endişelenecek bir şeyimizin olmadığını mı söylemeye çalışıyorsun? Öncelikle, bu cüce için dağ gibi et yığmaya gerek yok. Aramızda paylaşırız… Ovvvvvvhğ!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Weitz: [Tartıştığımız ve onun için kararlaştırdığımız pay bu… Ve bunu görmezden gelecekseniz önce beni geçmeniz lazım…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bunu söylerken dövmeli adam elindeki çatalla kertenkele adamın yan tarafını dürttü. Hemen ardından kertenkele adam çığlık atarak masanın diğer tarafına kaçtı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bu manzara karşısında iç geçiren pas saçlı adam, omuzlarını silkerek Subaru’ya baktı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

???: [Gürültü için kusura bakma Schwartz. Vücudun nasıl?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: […İyi gibiyim. Sizinkiler?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

???: [Bizde de sıkıntı yok, kötü yaralanmadık. Sayende…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bunu tekrar ifade ettikten sonra, pas saçlı adam―― Idra, başını hafifçe Subaru’ya doğru eğdi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Idra değildi. Kavga eden dövmeli adam ve kertenkele adam―― Weitz ve Hiain, teslim olurmuşçasına ellerini havaya kaldırarak başlarını Subaru’ya doğru sallayarak Idra’yla aynı fikirde olduklarını belirttiler.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru şu anda adanın gladyatörlere açık alanlarından birindeydi. Genellikle yemek alanı olarak kullanılan, masa ve sandalyelerin bulunduğu büyük bir salondaydı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru salonda görünür görünmez, görüş alanına giren üç kişi tarafından hemen yakalanmış ve aniden masalardan birine oturtularak önündeki tabak kendisine sunulmuştu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Açıkçası biraz baş döndürücü, tuhaf bir durumdu ama yine de…

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Bunları benim için mi sakladınız?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Hiain: [Ahh? Sence başka ne olabilir ki? Nankör velet… Ovvhğ!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Weitz: [Sanki bundan kendine pay çıkarıyormuşsun gibi söyleme, kafanı kırarım…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Hiain: [Öyle bir şey kastetmemiştim ki! Her neyse, yaptığın her şey için minnettarım!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru, kemikli et yığınını işaret ederek bir soru sormuş ve bunun üzerine de bir tartışma çıkmıştı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bunu göstermenin pek akıllıca bir yolu değil ama yine de bu bir minnettarlık işareti gibi görünüyordu. Böyle bir ziyafetin sunulması, Subaru’yu gladyatörlere nasıl davranıldığı konusunda oldukça kuşkulandırdı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Birbirlerini öldürmelerine neden olsanız da karınlarını iyicene doyurmalarına izin veriyorsunuz, ha?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

???: [Teknik olarak birbirimizi öldürmüyoruz, bu öldürme değil de ölüm maçı. Ayrıca, Gustav-san’ın politikasına göre bir gladyatör sadece ve sadece gladyatör arenasında ölmelidir. Başka bir yerde ölmüp gitmelerine izin vermek sadece ada yönetiminin beceriksizliğini kanıtlar. Yani rahatla, burada geçirdiğin zamanın tadını çıkar gitsin be.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Başını öne eğen Subaru’nun yanında, büyük bir hevesle sandalye çeken sahte Cecilus oturuyordu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru, yüzsüzlüğüne bakarak tabağına uzanacağını düşünse de şaşırtıcı bir şekilde uzanmadı. Bunun yerine bir sürahiden yontulmuş bir fincana su doldurup bir yudum aldı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [Herkes Schwartz-sama’nın büyük bir şey başardığını düşünüyor. Bu yüzden de sana ikram hazırlamaya karar verdik.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Tanza… Millet… Harbi misiniz?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza, sahte Cecilus’un karşısındaki sandalyeye oturdu; Subaru da aralarında duruyordu. Tanza’nın sözlerine şaşıran Subaru, Idra’nın da içinde bulunduğu üçlüye baktı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Idra bu bakış karşısında başını iyicesine salladı ve “Harbiyiz” dedi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Idra: [Daha önce de söylediğim gibi hepimizin hâlâ güvende olması senin sayende. Sparka’dan kurtulduğumuz ilk gecede Grubumuz için ziyafet düzenlenmişti. Bundan payını almamış olmanın garip olacağını düşündüm.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Weitz: [Bunu öneren bendim, kayıtlara geçsin…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Hiain: [Off be, velede hiç mi hiç bırakmayacaktım!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Onlar da yemek tabağının neden onun için saklandığını anlattılar. Ancak Hiain’in geride bıraktığı sözler üzerine yanındaki Tanza başını eğdi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [Öyle mi oldu ki? Hatırladığım kadarıyla tek başına yemek yemekten rahatsız olduğunu ilk söyleyen Hiain-sama’ydı.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Hiain: [Haaa!? Öyle bir şey demedim lan! Neyi kastettiğini bilmiyorum! Yo seni küçük sürtük, böyle saçma sapan şeyler söylemeye devam edeyim deme!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Idra: [Yapma Hiain. Tanza’yı yenemezsin. O kız Guiltilaw’ın kafasını kesmişti.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [Gerçekten de kafasını kesmiştim.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Idra bir eliyle onu durdururken Tanza eğildi ve Hiain karşılık veremeyerek bir “Gıhğ” sesiyle tartışmayı bitirdi. Sürüngen yüzünü başka bir yöne çevirerek saldırmaktan vazgeçti.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Dolayısıyla bu, pek de dürüst olmayan kertenkele adam da dahil olmak üzere hepsinin bir takdir göstergesiydi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Müteşekkirim, bu yemeği gömmekten hiç çekinmeyeceğim!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Oh, gerçekten de oburun tekisin! Cömertçe kabul ettiğini gösterme şeklin de son derece mükemmel.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Weitz: [Aşırıya kaçma, sonra karnın falan ağrımasın…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Merak etme. Şu an böyle görünsem de eskiden okula gelmeyenlerin tüm öğle yemeklerini yemekle ünlüydüm, yani okulun fuut faytırıyım*.] 

(Ç.N: “Food Fighter” yani Türkçesiyle “Yemek Savaşçısı” anlamına gelen bir kelime kullanılmış. Ben bunu Türkçe okunuşuyla yani “fuut faytır” diye çevirdim. Böyle çevirmemim ana sebebi Subaru bunu “Fūdofaita” demesinden kaynaklı. Ayrıca, bu kelime “Rekabetçi Yiyen” anlamına da geliyor. Böyle yabancı kelimeleri artık Türkçe okunuşuyla çevireceğim.)

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

İçmeyen çocuklardan süt almak çocuk oyuncağıydı ve kahvaltıdan önce* dişlerini fırçalamak gibidir, bu Natsuki Subaru’nun okuldaki yemek savaşçısı olduğunu zamanlardan kalma savaş tarzıydı.

(Ç.N: Japoncada “kahvaltıdan önce” kavramı bir şeyin kolay olduğunu ifade etmek için kullanılır, yani tıpkı “çocuk oyuncağı” veya “çantada keklik” gibi ifadelere benzer. Bu cümledeki kelime oyunu, Subaru’nun kolay bir şeyden bahsetmesi ve hemen ardından aynı terimi kullanarak hem kahvaltıdan önce yaptığı şeyi hem de kolay bir şey yaptığını söylemesidir. Bize biraz garip gelse de açıklamak istedim.)

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Et soğuk ve sertti ancak üzerindeki baharatı o kadar da kötü değildi, bu yüzden şikayet edemezdi. Hepsinden önemlisi herkes bu ikramı Subaru için saklamıştı, aslında buradaki en güzel baharat tam da buydu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ancak Subaru’nun eti kemikten ayırışını izlerken Weitz desenlerle kaplı yüzünü yana salladı ve “Hayır…” dedi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Weitz: [Yanlış anlama da… Endişelendiğimden değil…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [——? Yoksa şimdi bana verdiğin et yüzünden mi pişmansın?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Weitz: [Hayır onla alakalı değil… Kastettiğim şey ölüm maçları…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [————]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Weitz’in sözleri kısık bir sesle söylenmişti ama Subaru’da çok derin bir yankı uyandırdı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tam o sırada Subaru neredeyse elindeki eti düşürüyordu ki sahte Cecilus’un parmakları eti yakalıverdi ve hemen ardından hızla Subaru’nun ağzına soktu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Öhhöğ!..]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Sakinsakinsakinol boğulacaksın. Ayrıca, şuradaki Tattoo-san az önce sözlerini biraz eksik söyledi. Merak etme, yakın zamanda bir ölüm maçı falan olmayacak.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Öhhöğ… Bu… doğru mu?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [Evet. Şu ana kadar bu konuda herhangi bir haber almadık. Ancak bir ölüm maçından ne zaman haberdar olacağımızı da bilmiyoruz gibi görüyor.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tüm eti bitirip sadece kemiğini bıraktıktan ve tabağındaki kalanları da gömdükten sonra Weitz’a baktı. Sahte Cecilus ve Tanza’nın ekleyeceklerini dinleyen Weitz başını salladı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Weitz: [Demiştim zaten…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Demedin bi’ kere! Yakında bizi, birbirimize öldürteceklerini sanıyordum!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Idra: [Ada, aslında senin dediğin kadar abartacakları bir yer değil. Eskiden Schwartz’ın endişe ettiği şekilde ele alındığını duymuştum, ta ki Ada Şefi değiştirilip politika değişene kadar.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Değiştirilmeden önce… Yani, Gustav-san burayı devraldığından beri mi?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru bir sonraki et parçasına uzanırken Idra soruya yanıt olarak başını salladı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Aklında Gustav’ın hiçbir duyguyu belli etmeyen gergin yüzü aklında canlandıkça Subaru onun nasıl biri olduğunu düşündü.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Uyandıktan sonra Subaru’ya bakar bakmaz onu aniden Sparka’nın içine atacak kadar acımasızdı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Zalim Vollachia İmparatorluğu’nun vahşi kurallarına çok benzeyeceğini düşünmüştü ama şu anki duyduklarına bakılırsa gladyatörler hemen ölümcül görünen savaşlara zorlanmıyordu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Yoksa hepsini birden yapmak yerine yavaş yavaş yapmayı seviyorlardır?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Gördüğünüz üzere “bi’ hevesle hareket eden” bir insan değilim. Basu uyanmamış olsaydı, muhtemelen sadece bu üçlü Sparka’ya dahil olacaktı. Öyle olsaydı muhtemelen bu akşam yemeğinde yüzünüzde çok daha karanlık bir ifade olurdu!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Hiain: [B-bu dediğin hiç komik değil lan! Her şeyden önce, neden buradasın ki!?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Sahte Cecilus, Subaru’nun az önceki sözlerine güldü ve ardından Hiain yüzüne doğru işaret ederek karşılık verdi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Gerçekten mânâda -biri soracak olursa- bu doğruydu. Sahte Cecilus, Subaru ve Tanza’nın karaya çıkmasına yardım eden kişiydi ama aralarındaki tek bağlantı bundan ibaretti.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Idra: [Buradaki her Gladyatörün bir noktada Sparka için bir Birime katıldığını duymuştum. Bundan sonra başarılarına ve performanslarına bağlı olarak Birimini dağıtabilirler, Birimin ne durumda ki…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Ah, birimim hakkında endişeleniyorsan endişelenme. Benim dışımdaki herkes nalları dikti, zaten bireysel ölüm maçlarına çıkan bir gladyatör gibiydim.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Ne?..]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Yani, ben en güçlüyüm! Kimse beni yenemez, bu yüzden endişelenmenize hiç gerek yok, ahaha!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Sahte Cecilus sanki komik bir şey anlatmışçasına dizini tokatlayınca Subaru ve diğer herkes suspus oldu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ancak Subaru ve Tanza’nın sessiz kalma nedenleri diğer üçlüden kesinlikle farklıydı. Bu nedenle de hem Subaru’nun hem de Tanza’nın nedenleri de özünde birazcık farklıydı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Idra ve diğerleri muhtemelen sahte Cecilus’un sözlerini koca bir yalan olarak değerlendirirken Tanza, sahte Cecilus’un aslında gerçek Cecilus Segmunt’la akraba olduğundan şüpheleniyordu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bir de Subaru vardı, onun küçülmüş Cecilus Segmunt olabileceğini düşünüyordu ki bu doğruysa sahte Cecilus bu hâliyle bile hâlâ “en güçlü” kalıbına uyabilirdi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Öyleyse sahte Cecilus’un kendi taraflarında olması baya avantajlı olurdu——.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [——Yapma, Basu. Rakibine böylesine açgözlü gözlerle bakarsan seni hafife alırlar.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Ehğ?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Üstlerde ve ön planda duracak niteliklere sahip bir kişinin gözlerinde o tür hırslı ve yalvaran bakışlar olmamalı. Bu hiçbir biçimde akıllıca değil, bu yüzden buna bir anca önce son vermelisin! Beni etkilemek istiyorsan kelimelerle değil; eylemlerinle, kararlılığınla ve kendine has repliklerinle etkilemelisin!..]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bunu söyleyen sahte Cecilus, tabağındaki kemiklerden ikisini aldı ve yüzünün önünde çaprazlayarak bir X sembolü hâline getirerek Subaru’ya tavsiyede bulundu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Sanki sahte Cecilus onun aklını okumuşçasına, çok zekice bir şey söyledikten sonra Subaru tükürüğünü yuttu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ve ardından——…

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: […Az önce kelimelerle beni etkileme demiştin de kendine has replikleri söylerken kelimelere ihtiyacım olmayacak mı?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Ohh, haklısın! Dediklerim fazlasıyla çelişiverdi! Onca insanın arasında nasıl böyle bir hata yapıverdim ki!?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Sahte Cecilus kocaman açılmış gözleriyle sandalyesinin arkasına ağır bir şekilde yaslandı ve sonra sanki ileri doğru itiliyormuş gibi öne doğru eğildi. Yüzü âniden Subaru’ya yaklaşınca kaskatı kesildi, bunu gören sahte Cecilus tüm yüzünü kocaman bir sırıtışa dönüştürdü.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Neyse, sizi fazlasıyla böldüm. Benim de fazlasıyla işim var, o yüzden şimdilik konuşmamızı burada bırakalım. Merak etme, hemen yanı başındaki odada olacağım, yani hâlâ benimle konuşman gereken bir şeyler varsa ziyarete gelirsin!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Ah, ıhm, ragır det.]

(Ç.N: Burada genelde FPS oyunlarındaki askerlerin kullandığı “Roger That” yani “Anlaşıldı” kelimesi geçiyor. Az önceki çevirmen notlarının birinde de bahsettiğim gibi Türkçe okunuşuyla yani “Ragır Det” diye çevirdim. )

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Cecilus: [Rajır dat? Bunun ne demek olduğu hakkında hiçbir fikrim yok ama kulağa fazlasıyla cesurca geliyor! Görüşürüz, ragır det!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Sahte Cecilus, bunu hafifçe yanlış yorumlama yaparken elini kaldırdı ve onu durdurmaya zaman kalmadan kaçıverdim.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Onu durdurmak için hiçbir neden olmamasına rağmen, Subaru onun yıldırım hızıyla gitmesi karşısında şok olmuştu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Aslında o bir engelden çok bir ayak bağı gibiydi. Sadece etrafında Gladyatör Adası’nın giriş ve çıkışlarını bilen birinin olmasını istiyordu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [İstediğim bilgi miktarından yaklaşık beş katı daha fazla konuşmasını duyunca yorucu oluyor.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [Schwartz-sama, lütfen yemeğinize devam edin.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Ah, ıh, tabii. Gücümü toparlamalıyım.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Gustav ne düşünüyor olursa olsun, bir sonraki ölüm maçı belirlenene kadar sessiz kalmaya hiç niyeti yoktu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Zaten burada bir gladyatör olarak çok uzun süre kalmaya niyeti de yoktu. Amacı Tanza’yı alıp bugün ya da yarın adadan ayrılmaktı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

En kötü senaryoda, Gustav’a düşman olabilirlerdi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ancak bunu yaparlarsa——…

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Hiain: [Yo naber, Schwartz?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Imm, sadece sizin için endişeleniyordum. Bunu bensiz yapabilir misiniz?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Hiain: [Ha? Neyden bahsediyo? Kaçmayı düşünmüyorsun, değil mi? Kaçacaksan etimi geri ver lan!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Hiain endişeli görünen Subaru’ya bağırmak için koca ağzını açtı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Kızmakta haklı olsalar da Subaru’nun onlardan daha önemli dostları vardı. Sadece Tanza’yla değil, diğer üçüyle de ayrılmayı düşünmeli miydi?

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: […Aksine, belki de adadaki herkesle kaçabilirim?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [Schwartz-sama?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Ah, pardonpardon, yalnızca kendi kendime konuşuyordum. Dediklerim sadece saçmaydı.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Kendi kendine konuşuyor olsa bile, başkalarının umursamazca duymasına izin veremeyeceği rahatsız edici bir fikirdi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ancak Weitz, Idra, Hiain, Subaru ve Tanza; buradaki ölüm maçlarına katılmak istememelerine rağmen Gladyatör Adası’na gelmek zorunda kalmışlardı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Diğer insanlar için de durum böyleyse belki de Subaru’nun fikri düşünüldüğü kadar saçma değildi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ve tam Subaru bunu düşünürken.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

???: [Sonunda uyandın, evlat.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

???: [Geçen günkü Sparka, çok fena bir olaydı!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

???: [İzlemeye gitmeyerek çuvalladım. Sonradan sadece dedikoduları duydum.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru tabağındaki ete uzanırken insanlar onun etrafında toplandı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru’yla böylesine dostane bir şekilde konuşan adamların hepsi orada bulunmak için bir nedenleri varmış gibi görünen adamlardı―― ayrıntılı bir açıklama yapmasalar bile, hepsinin gladyatör olduğundan emindi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Büyük salona yeni gelenler ve Subaru’yla yoldaşlarını uzaktan izleyenler orada toplandı ve Subaru’nun etrafında minik bir vızıltı yarattı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Ihm, sizler?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

???: [Bakarak anlayamıyor musun? Bu adadaki öncüleriniziz. Boş laflarınızla hiç mi hiç Sparka’yı sıkmadınız, aksine eğlenceli kıldınız!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Gözleri şaşkınlıkla açılan Subaru’nun etrafındaki adamlar gülmeye başladı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ancak bunu alaycı bir tonda değil, gerçekten övgü dolu bir şekilde söylediler. Bu arada etrafları çevriliyken Idra zoraki bir gülümseme yapıyordu, Hiain rahatsız olmuş gibi görünüyordu ve Weitz de sessizce somurtuyordu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Gladyatör: [O genç kızın sondaki girişi görülmeye değerdi. Göründüğünden çok daha güçlü.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Tanza: [Çok teşekkür ederim, hepsi beni sevenlerin lütfu sayesinde.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Gladyatör: [Oh? Evet. Seni pek tanımasam da fazlasıyla iyi bir ölüm maçıydı!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Boyun eğen Tanza’nın söylediklerine fazla takılmayan, son derece açık fikirli iri yarı adamlar vardı. Subaru ve ekibinin Sparka’da nasıl savaştıklarını her hareketleriyle anlatırken…

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Gladyatör: [Harbiden o büyük bir meseleydi, yani Gladyatör Canavarı… O gölge aslanı çok sayıda Birimi saf dışı bırakmıştı.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Başka Bir Gladyatör: [Siz de saf dışı bırakılmış olsaydınız sanırım o şey tarafından bayıltılan Birimlerin toplam sayısı ona aşkın olurdu. Son seferki Sparkalar sıkıntılı olmaya devam ediyor.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Gladyatör: [Vali Gustav’ın istediği kesinlikle bu. Bir Gladyatör olarak karşılandığınızda size iyi davranılacaktır ancak giriş en zor kısım… Sonraki gösteriler korkutucu olacak.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ginunhive’deki durum hakkında gürültülü bir şekilde konuşurlarken tartışacak konu sıkıntısı yoktu. Subaru başıyla onayladı ve kendisi ada hakkında bilgi toplarken her birini devam etmeye teşvik etti.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Görünüşe göre Gustav Ada Şefi olduğundan beri, politika da eskisinden çok daha farklı hale gelmişti. Ayrıca, o aslan oldukça güçlü görünüyor, Subaru ve kazanan diğer kişiler yüksek rating alıyorlardı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Anlıyorum, yani bizim açımızdan tüm bu sıkı çalışmaya değdi gibi… Gösteriler?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Gladyatör: [Evet, burada İmparatorluğun her yerinden soyluların bir araya geldiği ve ölüm maçlarımızdan bir gösteri yapıyoruz, tabii düzenli gösterilerimiz de var. Sparka ve günlük ölüm maçlarının hepsi gerçek gösterimiz için eğitimdir!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Eğitim…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Gladyatör: [Antrenman sırasında ölmek hiç iyi olmaz. Vali bunu biliyor. Sıkı çalışırsanız azar işitmezsiniz… Ah, bir istisna var.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [İstisna mı?]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru, sanki bunu söylemekte zorlanmış gibi burnunu okşayan güçlü, kaslı ve sert bakışlı adamı görünce başını eğdi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bir an sessiz kaldı, sonra derin bir iç çekti ve devam etti.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Güçlü Gladyatör: [Sana bunu söylemekten nefret ediyorum çünkü onunla çok iyi anlaşıyorsun ama o adamla ilişki kurma]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [O adam derken?..]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Güçlü adamın ifadesini ve orada bulunmayan kişiyi düşündüğümüzde, bu kategoriye giren tek bir kişi vardı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru “Acaba?..” diye devam etti.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Ceci’yi kastetmiyorsun değil mi? Zaten o beni takip ediyor…]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Güçlü Gladyatör: [Evet, senden hoşlanmış gibi görünüyor ama ona ne kadar güvenebilirsin ki? ——Buraya sadece yirmi gün önce geldi.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [Hmm.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Güçlü Gladyatör: [İlk Sparkasında hiçbir şey yapmayıp Biriminin yok edilmesini canlı canlı izledi ve müttefikleri diğer tarafa gittinde de Gladyatör Canavarı’nı çıplak elleriyle kolayca öldürüverdi!]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru: [————]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Güçlü Gladyatör: [Bundan sonra ne zaman bir ölüm maçına atansa Birimi ölene kadar rakibine tezahürat yapma cesareti gösterirdi. Bir de bazı nedenlerden dolayı kendisini Birinci Sınıf General Cecilus Segmunt adlandırıyor.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Konuşurken güçlü adam yüzünde ve sesinde içten bir şüphe karışımıyla salonun girişine baktı. Sahte Cecilus’un -Cecilus Segmunt’un- bir dakika önce çıktığı girişe.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Ve böyle gözlere sahip olan sadece Subaru’yla doğrudan konuşan güçlü figür değildi.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru’nun kendisini tanımayan Birim yoldaşları dışında, orada bulunan herkes aynı düşünüyordu.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Subaru’ya dostça davranan, anlaşılmaz bir anlatıya dayalı beynini onu bıktıracak kadar sergileyen, ölürken Subaru’ya son sözlerini sormaya çalışan ve ölümle yan yana yaşayan Gladyatörler tarafından hiç mi hiç sevilmeyen bir adamdı.

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Bu——…

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

Güçlü Gladyatör: [Vali Gustav ve Azrail, Gladyatör Adası’ndaki mevcut düzensizliklerin ana figürleridir.]

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

#Merhaba millet, bir bölümü daha bitirmiş olduk! Benim için gene zorlayıcı bir bölüm oldu çünkü baya bi’ karışık kelimeler vardı, biraz kafa yormam gerekti nasıl çevirmem gerektiğine. Fakat eninde sonunda bitirebildim, umarım çevirinin şu anki hâlini seviyorsunuz. Eleştirileriniz varsa nazik bir şekilde yorumlara yazabilirsiniz.
ㅤㅤㅤㅤ

#Bölüme gelecek olursak bol konuşmalı bir bölüm oldu, Ceci’nin geeerçekten de Cecilus Segmunt olduğuna şahsen ikna oldum. Ayrıca, bir deli olduğunu önceki bölümlerden biliyorduk, Subaru’ya son sözlerini sorarken belliydi. Şimdi milletin ölmesi izlediğini bile öğrendik. Sonuca gelecek olursak bakalım Subaru ve arkadaşları adadan kaçabilecek mi? Ceci’yle ilişkileri neye dönüşecek? Bir sonraki bölümde görüşürüz!
ㅤㅤㅤㅤ



5 3 oylar
Bölümü nasıl buldun?
Lütfen birbirimize karşı saygılı olalım. Spoilerlardan kaçınalım. Güzel güzel yorumlar yazalım!
16 Yorum
En eski
En Yeni En Çok Oy Alanlar
Inline Geri Bildirimleri
Tüm yorumları görüntüle
Çılgın Oyuncu
Çılgın Oyuncu
Haziran 3, 2024 08:32

subaru denizde boğulurken kaç kere öldünü bilmiyo bu bölümün en komik ve en acı verici tarafı bu olsa gerek düsünsene boğularak ölen bı döngünün içindesin

vatkalı
vatkalı
Haziran 4, 2024 19:04

Çeviri için teşekkürler.

Razziel
Razziel
Haziran 9, 2024 18:59

Elinize sağlık. Çeviriyi de devraldığınız için teşekkür ederim.

Alper
Alper
Haziran 23, 2024 13:39

çeviri için teşekkürler: )

Anonim
Anonim
Ağustos 21, 2024 20:25

Abel’ın varisi unvanı adaya ulaşır yakında bakalım subaruyu neler bekliyor

Anonim
Anonim
Ekim 20, 2024 18:23

Çocuk Subaru mentalitesi mükemmel

Kansula
Kansula
Mart 11, 2025 05:16

Çeviri için teşekkürler

yato zero
yato zero
Haziran 25, 2025 22:09

Elinize sağlık

Aizen Poyraz
Aizen Poyraz
Ağustos 11, 2025 18:08

Zaten ne zaman güçlü biri subaruya yardim ederki reinhard a kurban olun

baryonnarutotr
baryonnarutotr
Kasım 12, 2025 08:35

Güzeldi
Cecil’in biriminde ki lere yardım etmemesi berbat bir sebebi olması lazım

⚙️
Scroll to Top